Dolar 32,3326
Euro 35,1252
Altın 2.303,54
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 20°C
Hafif Yağmurlu
Aksaray
20°C
Hafif Yağmurlu
Cum 24°C
Cts 25°C
Paz 24°C
Pts 26°C

Aksaray’da İyi Şeyler

Deniz Kurtoğlu / haberaksaray.com
26 Mayıs 2016 01:40

Anadolu’da pek çok şehrin tanıtım ihtiyacı muhakkak. Bu şehirlerden biri de Aksaray. Bir şehrin tanıtımı, ona ait değerlerin ulusal ve uluslar arası alanda nazara verilmesi ile temin ediliyor. Değerlerin yanı sıra şehirden çıkan sıra dışı başarılı birey ya da grupların da şehir tanıtımına, belki daha fazla, katkı sağladığı görülüyor.

Bir şehrin tanıtımı-markalar çıkarması meselesi, şehirdeki belli kurumların tek başına üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Kurumların yanı sıra şehirlilerin ve şehri-severlerin de sürece dâhil olması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Elbette Belediye ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü gibi kurumlar bu konuda muvazzaftır. Bununla beraber tanıtımı sadece kurumlardan beklemek büyük bir yanılgıdır. Bu hususta, ülkemizde marka olan şehirlerin sadece kurumlarının çalışmaları ile mi marka olduğunu muhasebe etmek kâfidir. Nitekim kurum-birey-STK birlikteliği ve işbirliği sağlayan şehirlerin işi büyük oranda kolayladığını söyleyebiliriz.

Aksaray 1989 yılında vilayet statüsüne yükselerek hakkı olan tarihî konumunu yeniden ihraz etmiştir. Aksaray gibi 14 yeni il bulunmaktadır. Söz konusu yeni vilayetlerin bazı ortak sorunları mevcuttur. Bunların başında ulusal düzeyde hâlâ il olarak tanınamamak gelmektedir. Ülkemizin halkı, söz konusu yeni vilayetleri ısrarla ayrıldıkları ille anmak eğilimindedir. Burada, millet hafızasını değiştirmenin gerçekten güç bir iş olduğu anlaşılmaktadır. Dediğimiz gibi mevzubahis sorun sadece Aksaray için câri değildir. Diğer taraftan şunu da belirtelim; bugün bir Aksaraylı da, bir Kilisli ile tanıştığında hâlâ Antep kelimesini zikretmekte ya da bir Yalovalı ile tanıştığında nerede, il mi, hangi vilayetten ayrıldı gibi soruları büyük oranda muhatabına yöneltmektedir.

Aksaray yeniden il olabilmekle şüphesiz büyük bir iş başarmıştır. Bununla beraber şehrin tanınırlığının artması yolunda aynı başarıyı kat edemediği de sarihtir. Elbette her dönemde mezkûr hedef doğrultusunda resmî ya da sivil adımlar atılmıştır. Bununla beraber Aksaray’ın özellikle son 3-4 yılda tanıtıma ve marka çıkarmaya daha fazla mesai harcadığı ve netice aldığı da görülmektedir. Mevzubahis sürecin öncesine nazaran en bariz vasfı, ulusal vizyonun yakalanmış olmasıdır. Bu hususta şehir idarecilerinin, şehir tanıtım sürecine katkı sağlamak isteyen şehirli ya da şehri-severlerle istişare halinde olmaları ve hemen her fikre kıymet vermeleri de kayda değerdir. Nitekim mevcut şehir idarecilerinin bu övgüye değer karakteri, Aksaray’a kazanım olarak dönmektedir. Gerçekten Somuncu Baba Sinema Filmi’nin arkasında da gerek kurumlar arası işbirliği gerekse STK ve bireylerle yapılan istişareler yer almaktadır. Mezkûr film hamlesi, günümüzde çok az şehrin hayata geçirebildiği bir tanıtım başarısıdır. Bu yönüyle Aksaray kendi adına bir ilki başardığı gibi pek çok Anadolu şehrine de misal teşkil edecektir/etmeye başlamıştır.

Aksaray’ın son 3-4 yılda kaydettiği en büyük somut ulusal tanıtım başarısı, Malaklı çoban köpeğinin ait olduğu şehrin adı ile ulusal tanınırlılığa erişmesi olmuştur. Asla küçümsenemeyecek olan bu başarı, bir şehrin kendine ait bir değeri sıfırdan zirveye taşımasına dair ülke çapında nadir görülen örneklerden biri olmuştur.

Şehrin son 3-4 yılda sergilediği farklı tavrın altında yatan en önemli dinamiğin, şehrin bir ulusal medya vizyonu yakalaması olduğunu ifade etmiştik. Medya ile ulusala mal edilmeyen bir değerin şehre katkısının asgarî olduğunu işleyen şehir aydınları ile bu vizyon üzerine giden Belediye ve İl Kültür Turizm Müdürlüğü gibi kurumlar ulusal medya argümanlarını şehre davet ederek şehrin değerlerinin ulusal boyutta bilinmesine vesile olmuşlardır. Öte yandan söz konusu hamlelerin dökme su nevinden kalmaması ve zikredilen vizyon doğrultusunda mütemâdî adımlar atılarak bir gelenek oluşturulması gerekmektedir. Nitekim böyle bir geleneğin oluşması için; şehir ve şehir dışındaki kurumlar, STK’lar ve şehirli/şehri-sever bireyler gibi dinamiklerinin birbirleriyle yarışırcasına değil yarışmak suretiyle gayret etmesi gerekmektedir..

YORUMLAR

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

  1. zekai erdal dedi ki:

    Sayın Hocam yazınız ne güzel olmuş. Elinize yüreğinize sağlık. İdealler çerçevesinde olması gerekenleri yazmışsınız. Peki idealler uygulamada yerini bulabiliyor mu? Bu konuda şehr-i Aksaray’ın resmi yada gayr-i resmi kurumları üzerlerine düşenleri yapıyor mu diyerek irdelemek yerinde olacak derim. Örnekleriyle bu konuyu açalım müsadeniz olursa:

    -Somuncu Baba meselesinde Darende ile olan mesele malum. Herkim “Somunc Baba” Darende ‘de yatıyor dediyse, Aksaray’ın belediyesinden kültür müdürlüğüne kadar tüm resmi kurumları ile STKları hemen tepkilerini gösteriyor bir şekilde haklı olarak. Bu şehrin hakkını savunmak kurumlardan ziyade her Aksaraylı’nın görevi olmalı.

    -Haksız bir şekilde vilayetliği elinden alınıp yarısı kadar bile olmayan Niğde’ye bağlanan şehrimiz, uzun yıllar bu zül ile yaşamak zorunda kaldı. Bu bağlamda yakınlarda çıkan bir kitap hakkında her nedense hiç bir kimseden özellikle yazınızda belirtiğiniz belediyeden, kültür müdürlüğüne kadar hiç bir yerden bir tepki gelmedi. Acaba neden diye sormak gerekmez mi?

    Siz bir kitap çıkaracaksınız Aksaray’la alakalı ve kapağında küfür niteliğinde Niğde’ye ait türbenin resmini koyacaksınız. Bu kitabı görenler de, hiç bir şey yokmuş gibi Aksaray’a yapılan bu hakareti/küfürü yutacak. Bu mu Aksaray’ın hakkını savunmak marka şehir olmak hocam? Aksaray’a gelmemiş, görmemiş (yada ne kadarını yada neresini gelip görmüş), yapıları yerinde inceleme zahmetinde bulunmayanlar, kazısı bizzatihi Belediye başkanlığı tarafından gerçekleştirilen Hamam için “…diğer kubbelerin bulunduğu yer taksi durağı ve otopark olarak kullanılmaktadır..” şeklinde onlaca yanlış bilgiler verebiliyor. Ama kimseden tık yok. Neden mi, müellifi popüler bir kişi ve isminin önünde “Prof.” var diye.
    Aksaray’a hakaret eden ve Aksaray’a ait yeni hiç bir bilgi ortaya koymayan, bu eser hakkında ilgililer gerekli tepkiyi ne zaman gösterecek bilmiyorum yada gösterebilecekler mi merak ediyorum.

    İşin özü sayın hocam. Aksaray gerçekten marka bir şehir olmak istiyorsa öncelikle kendi öz evlatlarında istifade etsin. Taşıma suyu ile değirmen döndürmeye çalışmasın. Bak sonuç ortada.

    Saygı ve hürmetlerimle,
    Yrd. Doç. Dr. Zekai ERDAL
    Mardin Artuklu Üniversitesi
    Sanat Tarihi Bölüm Başkanı

    Not: ben hocanın sitesine eseflerimi bildiren bir yazı gönderdim. Her ne hikmet ise siteye bakan kişiler yazımı yayınlama cesaretini gösteremedi.

  2. salim dedi ki:

    malaklı da olmasa ne olurdu bu kurumların hali acaba

  3. Kenan Sucu dedi ki:

    Aksaray’da iyi birşey olduğunu söyleyen bu şehri tanımadığını itiraf etmiştir aslında. Alaboyun gerçekleri açıkladı. Herşey kötü

  4. Kenan Sucu dedi ki:

    Olduğumuz yerde sayıyoruz. Hangi konuda ilerleme var. Nedir iyi şeyler. Kendimiz çalıp oynuyoruz. Kandırmayalım birbirimizi kardeşim.

  5. Kürşat Solak dedi ki:

    Sayın Zekai Hocam,

    yazımızdaki iyi işler, Aksaray’ın ulusal tanıtımı ve sahip olduğu bazı değerlerin markalaşması vurguludur. Bu meyanda Malaklı ve sinema filmi özellikle işlenmiştir. Sizin ifade ettiğiniz eser iyi işler kapsamında zikredilmemiştir. Diğer taraftan herhangi bir kritiğine de girilmemiştir. Bu konuda konu seçme hakkımız istihdam edilmiştir. Elbette eserin, varsa kusurları dile getirmelidir. Samimiyetle ifade ederim ki sizden okumak isteriz. Söz konusu eseri popüler bir ismin yazmasının Belediye tarafından teşvik edilmesi ise esasen anlaşılabilirdir. Bununla beraber ilgili yazarın sizin ifade ettiğiniz türden hatalara imza atması, öncelikle onun ilmi mesuliyetindedir. Aynı zamanda hatalarının, ilgililer ve bilgililer tarafından kendisine bildirilmesi yerinde olacaktır. İşittiğim kadarı ile öyle bir durum söz konusudur.

    Öte yandan şahsen yazılarımızda Aksaray tarih ve kültürü üzerine yazılar yazmaya çalışmakta ve tarz olarak da müspet gelişmeleri dile getirmekteyiz. Bu bizim tercihimizdir. Siyasi ayrıma gitmeden, olumlu önemli gelişmeleri fırsat buldukça yazıyoruz. Yine bu minvalde tarih ve kültür konuları dışındaki olumlu ya da olumsuz gelişmeler tarafımızın konu tercihine girmemektedir. İstisna olarak bazı yazılarımız mevcuttur. Bizim yazmıyor olmamız, başka konularda olumsuzluklar olmadığı anlamına gelmez. Şahsen o konuları, bilgililerine bırakmayı tercih ederiz. Bu münasebetle şehri en bilen isimlerden olan Sayın Alaboyun’un açıklamalarını da, bir Aksaraylı olarak dikkate aldığımızı ve önemsediğimizi burada belirtmek isteriz.

    Bütün yorumlar için teşekkürler.

  6. Ruhi Salkım dedi ki:

    Hocam teşekkür ederiz. Ama hep övücü yazılarınız var. Gerçekleri yazmak vazife değil mi biz müslümanlar için.

    1. zekai erdal dedi ki:

      Merhaba Sayın Hocam,
      Lütfedip cevap verdiğiniz için çok teşekkürler. Sizin yazınızdan Sayın Şimşirgil Hoca’nın kaleme aldığı “Sultan II. Kılıç Arslan ve Aksaray” isimli eserden belediyenin haberi olduğunu anlıyoruz. İster belediye ister valilik yada herhangi bir kurum eğer Aksaray ile ilgili bir konuda bir eser yazdıracak ise neden işin ehli olan kişilerden destek almaz da “sırf” popüler diye birilerine “ısmarlama” bir iş havale eder. Memleketimizde bu işi yapacak hoca mı yok? Bekir Deniz hocamız var mesela hem prof hem de Aksaraylı. Neden kendisinden istifade edilmedi. Sayın Ahmed hoca gibi popüler olmadığı içi mi kapısı çalınmadı. Bu şekilde bir davranış sizce ne kadar etik?
      Sayın Hocam, Şimşirgil Hoca’nın kaleme aldığı kitabın sanat tarihi kısmını kapsayacak şekilde kitap eleştirisini en kısa zamanda bir dergide bilimsel bir makale şeklinde yapacağım.
      Bir Ortaçağ tarihçisi olarak sizden de aynı minval üzerine Şimşirgil Hoca’nın kitabına bir eleştiri yazısı yazmanınız da ben bekliyorum.
      Sayın hocam yazınızda “…Aynı zamanda hatalarının, ilgililer ve bilgililer tarafından kendisine bildirilmesi yerinde olacaktır. İşittiğim kadarı ile öyle bir durum söz konusudur…” şeklindeki ifadeniz zat-ı alinizi tenzih ederek tam bir garabet örneğidir. Bu olayı dillendirmeseydik eğer, Hoca’nın bu kitabı kitaplıkların en güzide yerlerinde başucu eseri mi olacaktı.
      Ne yani siz birilerine kitap sipariş edeceksiniz. Sonuçta kitap elinizde patlayacak ve düzeltme yapması için de hocaya gerekli bildirim yapacaksınız. Sizce bunu kim yapabilir ki? Şimşirgil Hoca’ya kitap sipariş edenlerin ne gibi bir bilgi birikimi var da hocanın kitabındaki hataları yada yanlışları tespit edece de hocaya bildirecek. Sizce bu mümkün mü? Bence değil.
      İşin özü sayın Hocam, her yerde söylediğim gibi, Şehr-i Aksaray adına hareket edilecekse ona, buna iş havale etmektense Aksaray’ı bilen işin ehli kişilerden profesyonel destek almaktır. Yoksa bu şekilde ısmarlama işlerle elimize yüzümüze bulaştırırız her şeyi.
      Saygı ve hürmetlerimle
      Zekai Erdal

  7. Kürşat Solak dedi ki:

    Sayın Zekai Hocam,
    Sizin gibi şehrin tarih ve kültürüne dair ilmî çalışmalar yapan ve kafa yoran, gördüğü eksikleri bildiren aydınların varlığı şehrimiz için kazançtır. Dağlar taşlar içindeki cevherler insanlar tarafından bulunup deşilip çıkarılmakta iken sizin uyarılarınızın yerini bulmaması mümkün değildir. Diğer taraftan biz de farklı yollarla şehre katkı sağlamaya çalışıyoruz ve çalışacağız. Bu meyanda üzerinde durduğunuz esere de atıfta bulunan bir yazı yazmayı düşünüyoruz.
    Teşekkür ederim.