Aslında

Bu yazı öz rapordur.

Şahsımla alakalı yazılarım yok denecek kadar azdır.

Bazı okurlarımızın suallerine de cevap olacağı gibi dertleşmek istediğim bir yazı olacak. Takip edenler bilir ki, on yedi senedir Aksaray tarihiyle alakalı araştırmalar yapıyorum. Ve yine on bir senedir kitaplar haricinde gazeteler/dergiler/siteler vasıtasıyla sizlerle öğrenebildiklerimi paylaşıyorum. Allah ömür verirse yazmaya da devam edeceğim. İlmin zekatı yüzde yüzdür sözü çok hoşuma gider ve ben de dediklerimle yaşadıklarım örtüşsün isterim. Öğrendiklerim bana kalmasın, aktarayım, sizin de olsun istiyorum. Ama bazen işler umduğunuz gibi gitmiyor.

Ters giden işlerin müsebbibi bazen şahsım bazen de muhataplarımdır. Şöyle ki, sağlık sorunlarım şu yaşımda hayli arttı. İnsanın sağlığı bozulunca da verim düşüyor. On aydan beridir gözümdeki ağrı-acı gitmedi. Epeyce farklı doktor tedavi etmesine, birbirinden farlı tedavi yönteminden çeşit çeşit damlalara, kremlere rağmen gözümdeki acı ve ağrı yüzünden eskisi kadar çalışamıyorum. Eski harfli Türkçe belge ve gazetelere önceden olduğu kadar vakit ayıramıyorum. Gözlerim müsaade etmiyor. Dört buçuk yıldır devam eden ve biran olsun geçmeyen kulak çınlaması ise ayrı mesele. Sakinlik isteyen kitap okuma saatlerimde kulak çınlaması had safhaya çıkıyor. Bilgisayar başında yine müzik filan dinlerken kulak çınlamasını o kadar fark etmiyorum ama kitap okurken kafam patlayacak gibi oluyor. Uzun oturmadan dolayı bacaklarım (özellikle diz kapaklarının arka kısmı) ve belim-sırtım ağrıyor. Birkaç farklı doktora gittim. Birisi dedi ki, menisküse dikkat et. Kimi dedi çok az otur ve hareket et. (Doktor haklı ama işin başına gelmeyince nasıl bitireceğim çalışmaları). Hele boynumdaki ağrıdan dolayı uzun süre odaklanamıyorum işlerime. Boyun düzleşmesinden dolayı fıtık tehlikesi korkutuyor beni. Yine özellikle sağ bileğimdeki ağrıdan dolayı uzun zamandır acı çekiyorum. Yani kısacası otuzlu yaşlarda sağlık sorunları yaşamaya başladım. 38 yaşında birisi olarak acaba diyorum ellili yaşlarda ne olacak? Bunlar sağlık meseleleri. İnatlaşıyorum bu ağrı ve acılarla. Ama insanı asıl üzen aslında diğer sebepler.

İtiraf etmeliyim ki bazen tamamen tarihten, kitaplardan uzaklaşmak istiyorum ama olmuyor. Yani canım bazen o kadar sıkılıyor ki anlatamam. Zor şartlar altında araştırmalar yaparken gördüğümüz vefasızlıklar neyse de engeller, köstekler insanı bazen yeniden düşünmeye mecbur ediyor. İntihalcilere, dalkavuklara gösterilen teveccühün çeyreğini esirgeyenler beni elbette yıldıramaz. Bu yazıyı başta da belirttiğim gibi dertleşmek için kaleme aldım. Duaya inanan birisiyim. Ama önce elinden gelenin en iyisi yaptıktan sonra edilecek duaya inanıyorum. Onun için lütfen dua edin. Bu şehrin tarihine, kültürüne hizmet etmek istiyorum..