Dolar 32,3355
Euro 35,2046
Altın 2.246,80
BİST 8.718,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 15°C
Az Bulutlu
Aksaray
15°C
Az Bulutlu
Çar 6°C
Per 8°C
Cum 8°C
Cts 11°C

Batum İzlenimleri -3-

Tarihçi - Araştırmacı
21 Temmuz 2017 01:29

Batum’da gezilecek yer çok. Müzeler de var parklar da… Arkeoloji Müzesi, Etnoğrafya Müzesi, Sanat Müzesi, Ajara Müzesi ilk akla gelenlerdir. Sanat Müzesi’nden başladım. Giriş sadece iki laridir. Güzel bir görünüşü olan taş binanın giriş katında birkaç obje bulunuyor. Üst katında ise heykeller ve resimler var. Müzede gayet sade ve ferah bir teşhiri tercih etmişler. “nymph anda little faun” heykeli en dikkati çeken eserlerden birisidir. Oradan Ajara Devlet Müzesi’ne geçtik.

Khariton Akhvlediani (Ajara) Devlet Müzesi ise gezmeye bir günün bile yetmeyeceği harika bir müze. Jeoloji, jeodezi, coğrafya, botanik, zooloji, arkeoloji, tarih, sanat tarihi, etnografya gibi pek çok bilim alanına meraklıların hoşnut ayrılacağı bu güzide müzenin kurucusu Khariton Akhvlediani’dir. 1904-1992 arasında yaşayan bilimadamı müze girişindeki Gürüce-İngilizce levhaya göre müzenin 1938-1989 arası müdürlüğünü yapmış. Müzede sizi üç boyutlu haritalarla birlikte mumyalanmış hayvanlar karşılıyor. Yırtıcı kuşlar özellikle etkiliyor insanı. Kurbağalar, yılanlar, sincaplar, tavşanlar, gelincikler, şahinler, kartallar, balıklar o kadar güzel teşhir ediliyor ki sanki canlılar! Elbette bu bir emek işi, zevk işidir. Arkeoloji bölümüne geçtiğinizde sanki fen bilimleri derslerinden çıkmış gibi oluyorsunuz. Bu defa da taşların, mermerlerin, ahşabın güzelliğine, ona şekil verip eserler üreten insanlara hayranlığınız başlıyor. Türkiye’de birçok arkeoloji müzesi gezdim. Batum’daki müzelerde de arkeolojik eserler elbette birbirine benziyor. Ki, Batum yakın bir döneme kadar bizim bir parçamızdı. Arkeolojik eserlerin en eski tarihlisi M.Ö. 8. Yüzyıl tarihli. Amforalar, lahitler, steller derken en farklı bana göre baltalardır. Şekil olarak Türkiye’deki baltalardan farklıdır. Yine aynı katta ahşap ürünlerin yer aldığı uzun ince bir koridorda ise adeta zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz. Köy evinin canlandırıldığı köşe ülkemizde genellikle etnografya müzelerinde gördüklerimizden farksız gibi ama yine de yakından incelemeyi ihmal etmeyin. Şarap yapımının anlatıldığı bölümde yine çok orijinal parçalar bulunuyor. Müzede İslâmî döneme ait eser neredeyse yok gibidir. Alt katta uzun-ince koridordaki ahşap eserlerden birisinin üzerinde genelde mihraplarda gördüğümüz Ayet-i Kerime’nin yazılı olduğu bir parça vardır. Alt kattaki objelerin içinde en önemlisi daha doğrusu özellikle ön plana çıkarılan “red-figure crater with mythological scenes” isimli bir kaptır. Tek bir odada sadece bu eser sergilenmektedir. Grek mitolojisinden figürlerin yer aldığı bu eserin aynı zamanda Truva Savaşı ile de bağlantılı olduğu ifade ediliyor.

Üst kat ise muhakkak görülmelidir. Yani ne kadar yorgun olursanız olun mutlaka üst kata çıkın. Silahlar, kıyafetler, mücevherler, yazma eserler, tunç, demir, gümüş, altın, seramik ve pek çok madenden yapılan birbirinden güzel eserleri yakından inceleyin.

Silahlar bölümü elbette Topkapı Sarayı ya da Harbiye Askerî Müze ile kıyaslanamaz lakin işçilik olarak enfes tabancaları görmeniz iyi olur kanaatindeyim.

Arkeoloji Müzesi de yürüyüş mesafesindedir. Yeni yapılmış olan müze gösterişli ve eskiye öykünen bir binadır. Lakin hemen yanından gecekondu gibi duran eğreti bir ev takım elbiseli birinin terlik giymesinden farksızdır. İki katlı olan müze tahmin edileceği gibi kronolojik olarak tanzim edilmiş. Girişte satış reyonu bulunuyor. Buradaki ürünler müzedeki eserlerin bir kısmının başarılı replikası sayılabilir.

Kolyeler, bileklikler, yüzükler gibi süs eşyalarını inceledikçe insanoğlunun sanata, zarafete, güzelliğe ilk günden düşkün olduğunu bir daha anlıyorsunuz. Sadece süs eşyasında mı? Elbette hayır! Mesela mutfakta kullanılan bir kepçe bile sanat eseri. Bronz kepçenin sapı kaz (kuğu da olabilir) boynu olarak düşünülmüş örneğin. Botanik Park ve Batum Kalesi de gezinizde eğer vaktiniz varsa muhakkak görmeniz gereken yerler arasındadır. Botanik Park dünyanın en önemli ve en büyük bahçeleri arasında gösteriliyor.

“Rus Botanikçi Andrey Nikolayevich Krasnov (1862-1914), bahçenin geliştirilmesine asıl rolü yanmış. Krasnov uluslararası tanınmış bilim adamları, ziraatçılarla temasa geçerek bilgiler ve tohumlar almış. 3 Kasım 1912’de parkın resmi açılışı yapılmış. Düzenlemesinde Krasnov’a Fransız D’Alphonse ve Gürcü Iason Gordeziani yardımcı oldukları bahçede Krasnov’un planları uygulanmış” (yoldaolmak.com.)

***

Girişte az da olsa kuyruk vardı. Ama insanlar sıkılmasın diye hemen orada birinin kucağında maymun diğerinin elinde papağan olan iki kişi ücret karşılığında fotoğraf çektirmek isteyenlere hizmet veriyorlar. Papağanla ya da maymunla fotoğraf çekinmenin bedeli nedir diye sorduğumuzda epeyce yüksek bir rakam söylediler: 20 Lari! Elbette bu fazlaydı. Bize sıra geldiğinde ise kişi başı 8 Lari ödedik. Bahçenin tamamını bir buçuk saatte gezebileceğimizi öğrendik ama yunus balıklarının gösterisini kaçırmayalım diye biraz aceleci davranmak zorundaydık. Umduğum kadar nemli olmayan parkta saatler geçirilebilir.

Son olarak Batum Kalesi’ni dolaştım ve ülkemize döndüm. Şu kadarını söyleyebilirim ki, kalede Osmanlı’ya ait pek bir şey kalmamış. Bahçesinde birkaç farklı noktada kazı çalışmaları devam ediyordu.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.