Bir Dilek Tut
Bahar geldi. Toprak dilek tuttu; üzerindeki tohumlar için su diledi… Ağaç dilek tuttu; üzerindeki meyveler için güneş diledi. Köylü dilek tuttu; Mahsulü bol olsun diye…
Köpek dilek tuttu. Yavrularım sağ salim doğsun. Sokaklarda aç açık kalmasın. Zehirle öldürülmesin diye… Aynı dileği tüm hayvanlar da “aminnn” diye destekledi. Kendileri için de istedi.
Deniz dilek tuttu. Kirletmesinler beni dedi. Barındırdığım canlılar petrol artığı, fabrika pisliğine bulanmasın dedi. Üzerimde içimde yaşayan canlılar petrol artığı, fabrika pisliğine bulanmasın.
Orman dilek tuttu. Bana kıymasınlar. En az üç yüz yılda orman oluyorum. Yakmayın. Kesmeyin. Duyun sesimi. Ben bir canlıyım ve içimde binlerce canlıyla yaşıyorum. Yağmur yağar mı ben olmasam? Toprak durur mu sürüklenmeden ben tutmasam? SİZ BENİ YAKANLAR; NEFES ALABİLİR MİSİNİZ ben oksijen vermesem?
Hava dilek tuttu; Kömürü yakanlara, petrolü doğaya gaz olarak verenlere, kirlene kirlene rengim değişti dedi. Yapmayın. Güneş enerjisini, rüzgarı kullanın. Temiz kalayım.
Göçmen kuşlar, karettalar dilek tuttu. Uçuş yolumuzda, yüzme yolumuzda yolumuzu kesmesinler diye… Yavruları için “lütfen” dediler…
Güneş dilek tuttu. Bu gidişle ben onlara ısımı, ışığımı gönderemeyeceğim. Karanlığa soğuğa mecbur olacaklar. Atmosferden geçemeyecek enerjim… Temiz dünya olsun dedi…
Karıncalar , fareler ellerini ovuşturdu. Sivri sinekler “yaşasın” diye el çırptı. Bu gidişle sıtma, veba yeniden gelir diye ıslık çaldılar keyifle…
İnsan… İnsan ne yaptı dersiniz?
Hiç aldırmadı
Ne ağaca, ne balığa, ne kuşa kaplumbağaya kulak vermedi. Azıcık ağaçlı kalan bir alan varsa orayı da arsa yaptı. Bina dikti. Denizi çevreyi kirletti. Her eve dört araba, her arabaya bir kişi bindi. Verdi egzozu havaya…
Ve annesinin karnındaki bebek bir dilek tuttu. Ben bu dünyaya ya gelmeyeyim. Ya da Dünyalı kendini, benim yaşamamı mutluluğumu sağlayacak bir hale getirsin diye..
Bahar geldi. Hayat umuda, hayale, güzele uyanmaya dilek tuttu. İnsanoğlu: Ya siz?