Gerçekten de Bir Tarih Daha Yazıldı
Bu ülkenin insanları her seferinde bu ülkeyi biraz daha karanlığa götüren darbelere karşı belki de ilk kez 15 Temmuz’da çok ciddi bir refleks gösterdi.
Öyle ya da böyle sokaklara döküldü, namluların önüne dikildi ve; “Yeter artık. Bu ülke darbeden de, darbecilerden de çok çekti. Artık izin vermeyeceğiz” dedi.
Yani 15 Temmuz’da bu ülkede, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 2. bir tarih daha yazıldı.
O da; Türkiye’nin Darbelere, darbeye karşı durma, darbeye karşı başkaldırma tarihiydi.
Kimileri kişilerin dese de bana göre gerçekte ülkenin bekaası için can veren onca insanın fedakarlığı, keşke darbe sonrası yapılan bazı yanlışlarla sulandırılmasaydı.
Keşke darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının ardından bilinçli ya da bilinçsiz hatalar yapılarak bu girişimin başka yerlere çekilmesine fırsat tanınmasaydı.
Keşke 15 Temmuz hiç tartışmasız bu ülkenin insanlarının özgürlük için verdiği mücadelenin değişmez tarihi olsaydı.
Ama görülen o ki; tartışmalar bitmeyecek!
12 Eylül’den sonra bitti denilen ama bir kabus gibi 15 Temmuz’da yeniden hortlayan darbecilik ruhu, bu ülkenin insanlarının fedakarlığına, verilen onca şehite, binlerce gaziye rağmen halen iç siyasete kurban gidecek!
Ve en kötüsü de, bu tartışmalardan nemalanan darbeci zihniyetler hep fırsat kollayacaklar.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, sağcısı, solcusu hiç ayırdımsız bu ülkede darbe istemiyor.
Solcuların meşhur bir deyişi vardır:
“Devrimler, belli bir süre sonra önce kendi evlatlarını yemeye başlar.”.
Darbeler de ayırdımsız herkese zarar veriyor.
12 Eylül Kansız Darbe idi ama akılda en çok işkenceleri ile kaldı.
15 Temmuz ise Kanlı Darbe Girişimi ama akıllarda; “Acaba cezaevlerine atılan, işlerinden edilenlerin ne kadarı suçlu, ne kadarı mağdur” tartışmaları ile akılda kalacak.
Dedik ya; 15 Temmuz bu ülkenin insanlarının özgürlüklerine sahip çıkma adına verdikleri savaş ile yeni bir tarih olarak tarih sayfalarında yerini alacak.
Tabii, iç siyaset adına yaşanan tartışmaları da beraberinde taşıyarak…