Her yıl sonuna doğru merak ederim ve şunu sorarım kendime… “Acaba bu yıl kimlerle tanışacağım. Hayatımıza kimler girecek? Kimler tatlı veya acı anılarıyla veda edecek?
Yurt dışına gittim. İtalya’ya. Heykel dersleri aldım. İki İngiliz , iki İtalyan, bir Meksikalı arkadaşım var oradan. Dilimizi anlamasak da aynı amaçla, aynı yerdeydik ve çok eğlendik. Hani derler ya “hayatıma güzel dokunuşlar” şeklinde iz bırakacaklar.
Bodrum’da yeni arkadaşlarım oldu. Yeni sanat dostlarım… Yeni komşularım…
Derken: Aksaray’da Bir doktordan bir davet aldık. “Aldık” derken, kardeşim aldı ve beni de davet etti. Son dakika. “Hadi ama ablaaa” şeklinde götürüldüm.
Bu bildiğimiz tiyatrolardan değildi.
Bu ; Dünyanın da bildiği oyunlardan ve oyunculardan değildi.
Bu; Devlet Hastanemizde çalışan, Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Doktor Basri Köylü’nün, hastalarıyla birlikte sahnelediği bir oyundu.
Hastalar; şizofren olduklarını, herkesin başına gelebilecek, Şeker gibi, kanser gibi… aklınıza gelebilecek diğer hastalıklar gibi bir hastalık olduğunu, sahneden kendileri anlattıktan sonra, doğaçlama bir çok skeci ardı ardına oynadılar.
İki ay gibi kısa sürede hazırladıkları ve bir çok “normalim” diyen insanın kalabalık bir topluluk karşısında asla başaramayacağı kadar profesyonelce, şahane bir oyun çıkardılar ve sırayla izleyicilerini selamladılar.
“Sahnedekiler; ailelerinin baş edemediği, bir çoğunun hiç aramadığı, devlet bakım evlerine tedaviye bırakılmış yetişkin insanlardı .
Doktor Basri Bey bu insanlara sihirli değneğiyle dokununcaya kadar; onlar köşelerinde ağlayan, uyuşmuş , asosyal , toplum dışı yaşamaktaydı. Yaşamak denirse…
Şimdi bu insanları da tek tek tanıyorum. Hayatım boyunca tanıdığıma sevinip, saygı duyduğum bir de ressam arkadaşım vardı Ulukışlalı… Tablolarını özenle saklarım.
Şimdi de tiyatrocu şizofren hastası arkadaşlarım var.
Arkadaş tanımada en şanslı olduğum yıl olarak düşünüyorum 2015’i. Kırk yıldır görmediğim okul arkadaşlarım. Aday adayı genç arkadaşlarım. Heykeltraş arkadaşlarım….
Ama Sn Dr. Basri Köylü ve Hastalarından oluşan grubu tanıdığıma çok seviniyorum.
Çünkü;
Hayatın bu yüzünü de; sağlıkla hastalığın yan yana el ele yürüdüğünü öğrendim. Eğitim mezara kadardır ya… Hasta olmamızla sağlıklı olmamız arasında bir saç teli kadar ince bir çizgi olduğunu öğrendim.
Tıpkı hepimizin bir anda kör olabileceğimizi çok yakından yaşayarak, hepimizin bir anda yoğun bakıma düşüp de oksijen maskesiyle nefes alarak, ölümün nasıl bir şey olduğunu anlamayı bizzat yaşayarak öğrendiğim gibi.
Ve o “BEN DE VARIM” Adlı tiyatroyu izleyerek sağlıklı olmanın aslında ne demek olduğunu öğrendim.
Hayata bakış açımı değiştiren bu güzel arkadaşlarım
BU SENE TANIŞTIĞIM TÜM İNSANLAR ! HAYATIMA HOŞ GELDİNİZ ve iyi ki geldiniz.