Dolar 32,3396
Euro 35,1060
Altın 2.238,79
BİST 8.859,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 15°C
Az Bulutlu
Aksaray
15°C
Az Bulutlu
Çar 6°C
Per 8°C
Cum 8°C
Cts 12°C

İki Aksaraylı ve Bir Anı

Tarihçi - Araştırmacı
22 Ocak 2018 20:14

Birkaç gün önce (17-19 Ocak arası) Ankara’da bir dizi araştırma ve görüşme için bulundum. Görüştüğüm kişilerden birisi de İbrahim Sueri Bey’di. (Kendisiyle yaptığım görüşmeyi youtube’de seyredebilirsiniz.) Hoşsohbet birisi olan sayın Sueri’nin aktardığı bir anıyı sizlerin de okumasını isterim. Zira bu anıdan hem tıp ilminin ne kadar mühim olduğu hem de yardımseverliğin kıymeti bir daha anlaşılacak. Sueri’nin bana verdiği notlara göre Dr. Ziya Berksoy ile Av. Mehmet Altınsoy’u buluşturan bu hatıra şöyledir.

Sene 1942, M. Altınsoy Devlet Leylî meccani sınavını kazanarak Adana Lisesi’nde yatılı okuyor. 2. Dünya harbinin de etkisi nedeniyle verem hastalığı tüm yurdu kasıp kavuruyor. Hastalığa yakalananların çoğu -bilgisizlik, yokluk ve imkânsızlık nedeniyle- ölüp gidiyor.

  1. Altınsoy lisede okurken vereme yakalanıyor. Yatılı öğrencileri muayene eden doktor, Altınsoy’un aktif verem oluşunu dikkate alarak, okul müdürüne, bu çocuğun hastalığı diğer çocuklara bulaştırabileceğinden, okuldan uzaklaştırarak köyüne gönderilmesini ve köyünde tedavi edilmesini istiyor. Okul Müdürü de Altınsoy’u çağırarak, okulda kalmasının sakıncalı olduğunu belirterek , temin ettiği bir torba penisilin iğnesi v.s. ilacını vererek köyüne gitmesini, kaydını silmeyeceğini, nasip olurda iyi olursa tahsiline devam edebileceğini söyleyip tedavisi için ailesinin yanına, köyüne gitmesini sağlıyor. Altınsoy, durumu babasına anlatınca Çardak Köyü’nün ve komşu köylerinin sevgilisi ve göz bebeği olan M. Altınsoy’un tedavisi için iğneleri yapabilecek kişi aranıyor. Bu kişinin Ekecik tarafındaki Kürt köylerinin birinde, askerliğini sıhhiye eri olarak yapan birisinin olduğu belirleniyor. 1942 yılının aşırı soğukları ve kar kalınlığından dolayı kimsenin evinden dışarı çıkamadığı bir zamanda bin bir zorlukla getirilen iğneci, M. Altınsoy’a yaptığı ilk iğne sırasında iğneyi kalça içerisinde kırıyor. Ve iğnenin bir parçası kalça içinde kaldığından tedavi durduruluyor. Ancak kalçadaki iğne parçasının mutlaka çıkartılması gerektiği, aksi takdirde iğnenin kalçada durmayarak zamanla vücut içinde hareket edebileceği, bu durumun da ölüme kadar gidebileceği köyde konuşulmaya başlanmış. Ancak en yakın Aksaray’a bile bu kış şartlarında gidilmesinin neredeyse imkânsız olduğu fakat gecikilecek her günün de iğnenin yerinin belirlenmesini imkânsız hale getireceğinden tüm zorluklar göz önüne alınarak Aksaray’a gidilmesine karar veriliyor. Hastayı götürecek at arabasının kara batmaması için arka iki tekeri çıkarılıyor. Kar ve tipide kaybolmamak için atların önüne yolun bilen birisi bulunuyor. M. Altınsoy da ön iki teker arasına yatırılarak bir günde bin bir zorlukla Aksaray’a geliniyor.

Hastanenin imkanları yok denecek kadar az ve sadece bir doktor (Hamdi Kocabaş) bulunmaktadır. Doktor iğnenin yerinin tam belirli olmadığını, bu şartlarda ameliyat yapılamayacağını, hastanın röntgen cihazı bulunan Konya’ya götürülmesini söyleyince M. Altınsoy’un babası ve amcaları bu durumu kabul etmemişler. Bu hava şartlarında Konya’ya gitmenin imkânsız olduğunu söylemeleri üzerine çaresiz kalan Dr. Hamdi Bey her şeyi göze alarak ameliyat etmeye karar veriyor.  Kırık parça kalçadan çıkarılmış ancak kalçada parçalanmış yer kalmamış. Sonrasında Aksaray’da ev tutulmuş. Ölümle burun buruna gelen hastanın tedavisine evde devam edilmeye başlanmış. Tedavi devam ederken bahar gelmiş, havalar ısınmış ve İstanbul Haydarpaşa Hastanesi’nde doktor olan Ziya Berksoy memleketini ziyaret için gelmiş. Çarşıda M. Altınsoy’un babası ile karşılaşmışlar. Baba İsa Altınsoy’un çok dalgın olduğunu sebebini sorunca o da oğlunun başına gelenleri anlatmış. Ağır bir ameliyat geçirdiği söyleyerek dalgınlığın bu sebepten olduğunu bildirerek özür dilemiştir.

Dr. Z. Berksoy da hastayı bir de kendisinin görmek istediğini söyleyince birlikte eve gitmişler Hastayı görünce ameliyat sorunlarını atlatabileceğini ancak veremden ölebileceğini söyleyerek Aksaray ve köy şartlarında hastalığı atlatmanın çok zor olduğunu, bunun ancak İstanbul’da sanatoryumda yatarak tedavi yapılması şartıyla  kurtulabileceğini, kendisinin  15 gün sonra İstanbul’a döneceğini belirterek müsaade ederlerse M. Altınsoy’u İstanbul’a götürüp tedavisine yardımcı olabileceğini söylemiş. İki haftadan sonra yolculuğa dayanabilecek hale gelen Altınsoy ile birlikte iki günlük bir tren yolculuğundan sonra İstanbul’a gelirler. Sanatoryuma yatırılarak 4 aylık tedavi sonucunda Altınsoy veremi atlatarak ve sağlığına kavuşarak köyüne dönmüş. Bir yıllık kayıp olmasına rağmen tekrar Adana Lisesi’ne eğitime devam ederek liseyi ve hukuk Fakültesi’ni bitirerek memleketimize seçkin bir avukat ve 4 dönem milletvekilliği iki defa da Devlet Bakanlığı yaparak hizmet etmiştir.

Sonuç olarak insanlık ve hemşehrilik dayanışmasına örnek olan bu durumdan dolayı M. Altınsoy benim kurtarıcım Dr. Ziya Berksoy’dur diyerek O’na her zaman saygı ve hürmette bulunmuştur.

Yazıda kullandığım fotoğrafları da Sayın Sueri göndermiştir. Ahde vefasından, hassasiyetinden ve nezaketinden dolayı kendisine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

*

Op. Dr. Ziya Berksoy:

Emine ve tüccar Hoca Mustafa Berksoy’un oğlu olup 1907 yılında Aksaray’da doğmuştur. Hoca Mustafa Efendi Nakkaş Mahallesi camisinde hiçbir ücret almadan Allah rızası için uzun yıllar namaz kıldırmıştır. Dr. Ziya Berksoy çok başarılı bir eğitimden sonra 1935 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden 2.likle mezun olmuştur. Aksaray’ın ilk Tıp doktordur. Doktorluk görevine Çanakkale/Bayramiç ilçesinde başlatılmıştır. Daha sonra Gazi Antep Devlet hastanesine atanarak bu yörede ve Kahraman Maraş/ Göksun ilçesinde ki trahom (Göz Hastalığı) salgınının giderilmesinde üstün gayretleri sonucu salgın giderilmiştir.

Bu arada ihtisas yapmaya karar vererek ve sınavını kazanarak İstanbul/ Haydar Pasa Hastanesinde operatörlük (Genel Cerrahi) ihtisasına başlamıştır. Aynı zamanda Ankara Numune Hastanesinde de görevlendirilerek, burada 2. Dünya Harbinde, Almanya/ Hitler zulmünden kaçarak Ankara’ya sığınan ve Numune Hastanesi’nde görev yapan dünya çapındaki Yahudi Prof. Melhiyör’e asistanlık yaparak uzmanlığını geliştirmiştir. Cerrahi ihtisasının tamamlanmasından sonra, uzman Dr. Z. Berksoy, Muğla- Aksaray- Giresun hastanelerinde doktor ve başhekimlik görevi yaptıktan sonra İstanbul/ Cerrahpaşa hastanesine atanmış, burada Başhekim yardımcılığı ve Başhekimlik yaptıktan sonra emekliye ayrılmış bir sürede, serbest çalıştıktan sonra 1990 yılında vefat ederek Ervah kabristanındaki aile mezarlığına defnedilmiştir. Dr. Ziya Berksoy, sağlık hizmetindeki uzun yıllar yaptığı görev sırasında yüz binlerce hastanın sağlığa kavuşturulmasına yardımcı olmuş ve binlerce kişinin ameliyatını yapmıştır.

Allah gani gani rahmet etsin ve kabri nurla dolsun.

*

Avukat Mehmet Altınsoy:

1924 yılında Aksaray/ Altınkaya (Çardak) kasabasında doğmuş, başarılı bir eğitimden sonra hukuk fakültesini bitirerek avukatlık mesleğine atılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Diyanet İşleri Başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki Hoca’nın da damadıdır. Devlet Bakanlığı yaptığı dönemde, Diyanet İşleri Başbakanlığı Teşkilat Kanununun çıkarılması M. Altınsoy’un gayretleri ile mümkün olmuştur.

Mehmet Altınsoy inançlı, fikir dava ve hizmet adamı idi. Bu özelliği nedeniyle, Vatana ve Millete hizmetin avukat olarak görev yapmakla olmayacağına inandığından 1950 yılları ortalarından itibaren avukatlık yanında siyasete atılmış 4 dönem milletvekili seçilmiştir. Bu dönemlerde Suad Hayri Ürgüplü ve Necmettin Erbakan hükümetlerinde de Devlet Bakanı olarak görev yapmıştır.

Türkiye siyasetine damgasını vuran Başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın dostu ve yakın arkadaşı oluşu sayesinde, Aksaray’ın altmış yıla yakın vilayetlik hasretini gerçekleştirenlerin en başında görev yapmıştır.

  1. Altınsoy’un en büyük hizmetleri arasında, Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanlığına seçilmesi ile olmuştur. Bu dönemde sayılamayacak hizmetlerinden bazılarını sıralayacak olursak;

Kirli hava sonucu yaşanmayacak hale gelen Ankara havasının temizlenmesi için Romanya ve Güney Afrika’dan her yıl 3.000.000 tondan fazla kömür ithalini bin bir zorluk ve tehditlere rağmen sağlayarak Ankara havasını temiz hale getirmiştir. Belediye Başkanlığı döneminde yüzlerce Aksaraylının Belediye’de görev yapmasını sağlamış, Bakanlık yaptığı dönemlerde de Aksaray ve Aksaraylıların yanında ve yardımcısı olmuştur.

Renkli kişiliği ve nedeniyle Aksaray’da ve Ankara’da iz bırakan M. Altınsoy 2007 yılında vefat etmiştir. Allah rahmet etsin ve kabri nurla dolsun.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.