Dolar 32,3352
Euro 35,0901
Altın 2.234,39
BİST 8.733,32
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 15°C
Az Bulutlu
Aksaray
15°C
Az Bulutlu
Çar 6°C
Per 8°C
Cum 8°C
Cts 12°C

Kut’ül-Amare Zaferi’nin 101. Yıl Dönümü -1-

Tarihçi - Araştırmacı
24 Nisan 2017 23:57

Tarihten muhabbet etmeyi sevenlerin bildikleri zafer İstanbul’un Fethi ve Çanakkale; mağlubiyet Sarıkamış ile sınırlı kaldığı sürece tarih bilgisinden de söz edilemez bilincinden de!… Üzücü ama bu bir hakikattir. Tarih ibret için okunmalıdır. Mukayese ve muhakeme için tarih okumak dünyayı okumaktır. Geçmişle bugün arasında bağ kurabilmektir. Bunun için de tek yönlü okumayı bırakmak gerek. En başta tarihi hikâyeleştirmekten vazgeçmeliyiz. Hikâyede ne olur hepimiz biliriz. İyiler ve kötüler. Hep iyiler kazanır. İyiler de hep aynıdır. Olur mu böyle? Elbette olmaz!

Gün gelir iyiler kötü, kötüler de iyi olabilir! İyinin yaptıkları her zaman doğru da olmayabilir.

Ama “tarihi seviyorum o yüzden de benim iyim asla kötü olamaz, olsa da benim kötüm de iyidir” denilirse maalesef bu at gözlüğü ile bakmaktır. Herhangi bir antlaşmanın maddelerini unutabilirsiniz bu normaldir. Ama o antlaşma ile ne değişti ise onu bilmek ve değişimin günümüze etkisini idrak edebilmek yerine hâlâ ayrıntıda boğulmak ise anormaldir. Onun için galibiyet de mağlubiyet de bizim içindir. Hep iyi günü hatırlamaya devam etmekle bir yere varamayız. Hakikatleri görmeli ve bu minvalde hareket etmeliyiz.

Diyelim ki acıları konuşmak istemiyorsunuz. Zaferleri hatırlayalım istiyorsunuz. Burada da bir problem var!.. Neden mi? Şöyle ki 1. Dünya Harbi’nde bizim kazandığımız tek zafer Çanakkale değildir. Kut’ül-Amare de çok önemli bir zaferdir. Ama bir iki seneye kadar kimsenin bilmediği bu zafer şimdilerde de sadece tarihseverlerin ilgisini çekiyor. En azından dergiler konuyla alakalı yazılar, görseller yayınlamaya başladı.

***

Daha Osmanlı savaşa girmeden iki hafta öncesinde İngiltere Hint denizinin güvenliğini sağlamak ve Mezopotamya’ya hâkim olmak için Irak seferine çıktı. Maksat elbette hizmet etmek değildi. Mesele tamamen duygusal(!) idi!..

Üçte ikisini Hintlilerin oluşturduğu İngiliz tümeni aslında Basra Körfezi’nde yer alan Abadan’daki petrolü kontrol altına almak istiyordu.

Osmanlı zaten birden fazla cephede savaşırken bazı hatalar yapmak zorunda kalıyordu. Bunlardan birisi de Irak’taki kuvvetlerini farklı yerlere göndererek sadece 6 taburlu bir tümen bırakmıştı. İngiliz birlikleri de bu fırsatı kaçırmadı elbette. Abadan’ın tam karşısında Osmanlı yönetiminde bulunan Fav’a asker çıkardı. Başarılı oldu ve bir hafta sonrasında da Basra’ya giriyordu. Hemen sonrasında Kurna’yı da aldılar.

***

Önemli olduğuna sizin de katılacağını düşündüğüm bir mevzu için yazı sonunda bir parantez açayım istedim. Anlamını bilmeden sadece sesine güvenerek dinleyenleri etkileme derdinde olanlar Kur’an-ı Kerim okuduğunu sanıyor. Örnek mi? Buyrun: “Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir”. (Lokman Sûresi, 19. Ayet-i Kerime Meali)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.