Modern Katliam

2018’in son günlerindeyiz. Yani başka bir tabirle dünyanın gördüğü en büyük savaşın bitişinin 100. Yıldönümündeyiz. Öyle mi gerçekten? Yani biten bir savaşın üzerinden demek bir asır geçti öyle mi? Savaşların anası diye bilinen bu savaş aslında hiç de bitmedi. 1939-45 arasında ikincisi çıktı bu savaşın. Çünkü ilki bitmemişti. Devamıydı. Bu savaşta da çok fazla sivil hayatını kaybetti. Hele de Stalin milyonlarcasını katletti. Sürdü. Bu zulme maruz kalanların çoğu da Türk’tü!

Bize yani Türkler’e katliam yaptı diyen devletlerin tamamına yakını zalimlerdir ve kendileri katillerdir. Türk’ün Ermeniler’e yaptığının bırakın soykırımı, katliam bile olmadığını nefsi müdafaa olduğunu aklıbaşında herkes gördü. Görmek istemeyenler ise kendi pisliklerinin ortaya çıkmaması için bize saldırıyorlar. Türk, milliyetçi olur ama şovenist ve de rasist olmaz. Bize çamur atanların bakın yakın tarihlerine hatta bugüne… Adamlar bildiğiniz şovenistlik bazıları da rasizmi uyguluyor. E, bu durumda kim soykırım yapıyor?

İsrail’i herkes biliyor ama Avrupalılar meselenin üzerine gidemiyor. Daha doğrusu gitmek istemiyorlar. O insancıl(!) Avrupa ne hikmetse İsrail’e gelince kör ve sağır oluyor.

Ya dünyanın kör, sağır ve dilsiz olduğu hatta ölü taklidi yaptığı meselede yani Türkler’e yapılana ne diyeceğiz? Doğu Türkistan’a, Uygur Türkleri’ne çin denilen zalimin yaptığına kim ses çıkarıyor? Kim bu hususta samimi davranıyor? Yukarıdaki fotoğrafa bir baksınlar. Sahile vuran bebeği dünya gördü ve duydu. Bunu da görsünler. Çocukların, masumların ne halde olduğunu tüm dünya bilmelidir. Onlar gözlerini kapatacaktır. Kulaklarını tıkayacaklardır. Gönüllerinde zaten arıza var da bu ikiyüzlülere Türk’e yapılan zulmü duyuracağız.

En başta kendimiz öğreneceğiz değil mi? Evet, aynen öyle! Öncelikle bizler bilmiyoruz ki işin ciddiyetini.

28 Ağustos Özgür Asya Radyosunun haberinde Doğu Türkistan’ın Hoten ili Kiriye ilçesinden 3 bin kimsesiz çocuğun sözde “Melekler Yuvası” olarak adlandırılan Çinlileştirme merkezine götürüldüğü ve bu çocukların 4 ile 18 yaş arasındaki çocuklar olduğu ortaya çıktı.

Bu geçtiğimiz Ağustos’un haberiydi. Fotoğraf ise çok daha yakın tarihli. Şimdi bu Türk çocuğu, Melek Yuvası denilen zindandan mı kaçtı yoksa hiç mi giremedi o modern Nazi Kampı’na? Anası-babası nerede bu çocuğun? Bu fotoğrafı görünce öfkesi kabarmayanlar, zulme isyan etmeyenler neredeler? Ya da sinirden benim gibi deli olanlar ne yapacak? Dişlerini sıkıp, ağız dolusu küfrederek işin çözülmesini mi bekleyecek? Ya da? Evet ya da ne yapılacak?

Örneğin Türklükle, Müslümanlıkla alakası olmayan putperest Japon çıkıp isyan ediyorsa veya din kardeşliğinden dolayı Endonezya’da zulme itiraz varsa biz neler yapabiliriz bunu düşünmek gerekiyor.

Herkesin okuduğu haberi hatırlayalım öncelikle:

“Endonezya’da, Çin’in Cakarta Büyükelçiliği önünde yüzlerce kişi, Uygurlara yönelik uygulamalara tepki amaçlı gösteri düzenledi. Birçok sivil toplum kuruluşunun cuma namazı sonrası ortaklaşa düzenlediği gösteriye katılanlar, ellerinde taşıdıkları “Özgür Doğu Türkistan”, “Uygur Müslümanlar ile birlikteyiz”, “Uygurları kurtarın” ve “Çin, Uygurlara yönelik katliamı durdur” yazılı dövizlerle Çin aleyhine slogan attı.Sık sık tekbir getiren ve “Komünist Çin defol” şeklinde slogan atan göstericiler, Endonezya hükümetine de Uygur meselesinde “sessiz olmaması” çağrısında bulundu”.

*

Modern bir katliam var. Bu katliam dünyanın gözü önünde oluyor. Meclisimizde bu konunun çok daha sık gündeme gelmesini istemekle birlikte vatandaşlar olarak bu konuda duyarlı olunması gerektiğinin lüks olmadığını hatırlatırım. Modern katliamı Aksaray’dan bu cılız ses bitirmez bilirim bilmesine de; hiç olmazsa safını belli etmenin önemli olduğunu da bilirim.