Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 21°C
Açık
Aksaray
21°C
Açık
Paz 22°C
Pts 27°C
Sal 31°C
Çar 28°C

Önce Doktorlar ve Eczacılar Okusun! -2-

Tarihçi - Araştırmacı
24 Aralık 2017 11:52

“Hep böyle ince ameliyattan geçmiş hastaları görüyor ve ameliyatları hakkında lütufkâr operatörün izahatını dinliyor ve odadan odaya geçiyoruz. Son geldiğimiz odadaki hastalardan Erzurumlu bir kadın. Senelerden beri gözlerine perde inmiş hiçbir şey görmüyor. Gözleri bağlı, yüzünde yedi sekiz günlük ustura ile meydana gelebilen yaraların çizgileri mebzul. Doktor bey izahatına devam ediyor. Bu gördüğünüz çizgiler ilk ameliyattır. Ancak bu ameliye bizim değildir. Hariçte gözleri açılır diye kim bilir hangi cahil tarafından zavallı kadının yüzü zstura ile böyle şerha şerha edilmiş. Bu ağır ve acıklı ameliye de tabii gözünü açamamış ve dört gün evvel hastaneye müracaat etmiş. 3 gün evvel sol gözüne ameliyat yapılmış ve gözün rüyet kabiliyeti iade edebilmiştir. Bu izahat esnasında kadının gözlerindeki sargılar çözülüyor ve bitince gözünü yavaş yavaş açıyor. Odanın ziyasından müteessir oluyor, açamıyor. Perdeler iniyor ve oda nispeten karanlık olunca gözünü açmaya devam ediyor. Ve birkaç saniye sonra ameliyatçısını, biz ziyaretçilerini görüyor ve sevincinden haykırıyor. Senelerden beri dünyada iken gözleri dünyaya kapanan kadın öteki odada gördüğümüz ihtiyardan daha ilahi dualarla başlıyor. Ve biz de bu dualara kalben ve samimiyetle iştirak ederken diğer hastaları da görüyor ve mevcut yirmi hastanın hepsinin hayatî ve mühim ameliyatı hakkında izahatı kemal-i memnuniyetle dinliyor. Ve beş dakika istirahata çekiliyoruz. Kıymetli operatör beyin müşfik ve tatlı sesi işitiliyor: “Buyrun beyler! Şimdi kasaplık başlıyor. Ve bizi ameliyat odasına davet ediyor. Ameliyat olacak hasta hazır. Alât edevat-ı cerrahiye ve ameliye hep temiz ve hazır. Hasta 65 yaşında Kergi Mahallesi’nden Ayşe isminde bir kadın. 20 seneden beri tam boğazının hançeresnin üstünde muazzam bir ur var. Çok tehlikeli bir yer. ur kadını her suretle rahatsız ediyor. Ve ara sıra nefes almasına da mani oluyor. 45 yaşındaki sakalı ve saçları beyazlamış oğlu, diğer hafitler [torunlar] ile -kendi düşüncesine göre helallaşmış- masaya uzanmış. Operatör Bey de ameliyata mahsus elbisesini giymiş ve eldivenlerini takmış. Yanında aynı zamanda iyi bir sıhhiye memuru olan hastanenin idare memuru Ferhat Bey de aynı halde.  Sıhhiye müdürü Şükrü, Eczacı Vasıf Beyler de icap ettiği vakit yardıma hazır. Hemşireler ellerinde bazı alât ve edevatı emre amade bulunduruyor. Defterdar Bey’le bana da asistan gömleği giydiriyorlar. Ne âlâ. Elbise ve şekilce biz de iyi bir asistana benziyoruz. Hazırlık tam, ameliyat başlıyor.

Kulaklarının üç dört parmak aşağısında, boğazının iç taraflarına şırınga yapılıyor ve operatör Bey gene o cana yakın sesi ile başlıyor. Ve diyor ki, “bu şırıngaların yapılması çok mühimdir. Şırınga edilecek nokta bulunmaz ve az yanlışlıkla şırınga yapılırsa hastanın hayatı tehlikeye girer. Bu şırıngalar bittikten sonra boğazının muhtelif yerlerinden de birçok şırıngalar yapılarak ameliyatın icra edileceği sahanın hissi iptal edildi. Şimdi iş bıçağa dayandı. Fakat bıçak demekle hemen bir iki bıçak darbesiyle ameliyat yapılmadı. Yavaş yavaş ve gayet itinalarla urun etrafı azar azar kesilmeye ve hastanın kan zayi etmemesi için icab eden noktalar kıskaçlarla pens tutturuluyordu. Boğaz ve urun etrafı öyle bir hale geldi ki, boğaz adeta bir kan meşheri olmuştu. Şimdi operatörünün seri ve kati emirleri birbirini takip ediyordu. “Ver şu pensi. Şu pensi yukarı kaldır, bu pensi biraz çek” diyor. Ve tampona devam edilmesini söylüyor ve [de] ameliyata devam ediyordu. Bir aralık “tamam” dedi. “İşte! Geliniz, bakınız aradığım noktayı buldum”. Bu noktayı tayin ettikten sonra ameliyatın -henüz yarı olmamıştı- hiçbir tehlikesi kalmadı ve bence ameliyat muvaffakiyetle bitti demektir. En mühim şiryanı [atardamar] bize gösterdi ki üsttekine şiryanı darakı-i ulvi, alttakine şiryanı darakı-i süfli derler.  (Kırmızı kan damarlarıdır. Bunlar şiryanı subbatinin yani şah damarlarından çıkan kalple alakadar damarlardır.) Şiryanın kuvvetli attığı belli bir yerde yanında asabıracı ses çıkarmaya mahsus sinir var, bu savtı temin eder”.

blank