Dolar 32,3360
Euro 35,1748
Altın 2.245,09
BİST 8.718,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 15°C
Az Bulutlu
Aksaray
15°C
Az Bulutlu
Çar 6°C
Per 8°C
Cum 9°C
Cts 11°C

Prof. Karetepe 28 Şubat’ı ve darbeleri anlattı

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Konferans Salonu’nda düzenlenen “Türkiye’de Askeri Darbeler ve 28 Şubat” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Prof. Karetepe 28 Şubat’ı ve darbeleri anlattı
Aksaray Anadolu AŞ
1 Mart 2017 13:17

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, 28 Şubat’ın bir yargı darbesi olduğunu, iktidar partisini kapattıklarını, iktidar partisinin önde gelen yöneticilerini siyasetten yasakladıklarını, partinin önde gelen belediye başkanlarını görevden alarak cezaevine gönderdiklerini söyledi.

– Darbe Yapanların Bir Takım Ortak Söylemleri Var –

Karatepe, Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Konferans Salonu’nda düzenlenen “Türkiye’de Askeri Darbeler ve 28 Şubat” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını ASÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Şahin yaptı. Tarihin, ders alınmazsa tekerrür edebildiğini, bunun en tipik örneklerinden birisinin 15 Temmuz’da görüldüğünü söyleyen Şahin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundan sonra ve daha geriye gidildiğinde Osmanlı’nın hemen her döneminde darbelerin görüldüğünü, bunların bir kısmının başarılı, bir kısmının da başarısız olduğunu dile getirdi. “Bir yerden sonra artık bu işlerin bittiğini düşünmeye başlamıştık. 15 Temmuz bizi böyle bir dönemde yakalamış oldu” diyen Prof. Şahin, darbe yapanların ortak bir takım söylemlerinin olduğunu dile getirdi ve bunlara dair örnekler sıraladı. Prof. Şahin, “Örneğin; 1960 darbesini yapanlar ‘…Türk Halkının çağrısına uyan…’ şeklinde bir cümle kurdular. Bu, sanki millet onlara ‘Gelin bir darbe yapın’ demiş de, onlar da bunu yapmış gibi bir ifade. ‘Demokrasi aşığı Türk evlatları…’ şeklinde bir cümle de var. Yani bunlar darbe yapıyor, onlara bu darbeyi yapmalarını millet söylüyor ve onlar zaten demokrasi aşığı(!) Daha önemli bir şey daha söylediler; ‘Türk evlatları…’ Yani ‘Biz aslında sizin evladınızız, yabancı değiliz, sizin evladınız olarak sizin çağrınıza uyduk, zaten demokrasiye de aşığız, bunun için darbe yaptık’ demiş oluyorlar” şeklinde konuştu. 1971’de, 1982’de, 1997’de 2016’da da benzeri ifadelerin kullanıldığına dikkat çeken ASÜ Rektörü, darbelerden dersler çıkarmak gerektiğini, ders çıkartılmaması durumunda tarihin tekerrür edebileceğini söyledi. Şahin, 15 Temmuz sonrası FETÖ/PDY mücadelesi kapsamında ASÜ’de yaklaşık 60 personelin açığa alındığını, bunlardan bir bölümünün de kamuyla ilişiğinin kesildiğini anımsattı.

– 28 Şubat Bir Yargı Darbesidir, Mahkemeler Yapmıştır –

Darbelerin Türkiye’deki siyasi kültürün, devlet yönetme anlayışının bir gereği olarak bu noktaya geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, Türkiye’de istenmeyen hükümetlere karşı değişik yolların denendiğini, en son çare olarak da askeri darbenin yapıldığını ifade etti. Karatepe, 28 Şubat’ta yapılan darbenin unutulmayacağını vurgulayarak, “Şunu bilmelisiniz ki; 28 Şubat bir yargı darbesidir. Mahkemeler yapmıştır darbeyi. Nasıl yaptığı da ortada. İktidar partisini kapattılar, iktidar partisinin önde gelen yöneticilerini siyasetten yasakladılar, partinin önde gelen belediye başkanlarını görevden aldılar ve cezaevine gönderdiler. Yani yargı, çare olarak ortaya çıktı. Türkiye’de mahkemeler, yargı organları her zaman darbecilerin yanında yer aldı. Ta ki son teşebbüse kadar. Son teşebbüste de zaten bildiğiniz gibi bir bölümü yargının tam göbeğindeydi. Allah’tan onlar bir süre önce belirli ölçülerde temizlenmiş ve böyle olduğu için de yargıçlar görev yapabildiler” diye konuştu. 28 Şubat sürecinde Doğru Yol Partisi’nin dik durması ve koalisyonu bozmaması halinde darbenin yapılamayacağını ifade eden Karatepe, şöyle konuştu: “Biz dik durmayı son darbede gördük. Milletin oy verip de seçtiği yöneticiler, olayı ilk haber aldıklarında televizyondan ‘Meydana çıkın’ demeseydi; savcılara, polislere talimat vermeseydi, Allah korusun bir süre sonra komutanlar da mecbur kalıp o işe katılabilirdi. Katılsaydı iç savaş olurdu. Zaten bu bir darbe değildi esasen. Biz hafife alıp da

‘darbe’ sözünü kullanıyoruz. Türkiye darbe gördü daha önce. Darbelerin nasıl olduğu bellidir. Bu ihanet girişimi, darbe değildi. Bu, Türkiye’yi bölme, iç savaşa sürükleme projesiydi. Arap Baharında çıkan kargaşayı Türkiye’ye aktarmaktı. Irak’ta, Suriye’de olan durumun Türkiye’de yaşanması amaçlanmıştı. Bunun da altyapısını zaten yıllardır hazırlamışlardı.”

– Bu Darbe Kültürü Umarız Ülkemizde Yok Olur –

Prof. Karatepe, son yaşanan darbe girişiminde Fetullahçı Terör Örgütü’nün bütün yolları denediğini, son çare olarak askeri darbeye başvurduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Eğer ki ordunun darbe yapma geleneği olmasaydı, son darbe yapılamazdı. Bir gelenek var ve ordu bunu yapıyor. Hep yaptı. ‘Bundan sonra yapar mı, yapmaz mı?’ derseniz, ‘Yapmaz’ diyemem. Neden diyemediğimi sorarsanız, 1995’te Necmettin Erbakan beni Cemaati İslami Partisi’nin genel kurulu için Pakistan’a gönderdi. Orada bana dediler ki ‘Seçim olacak, çok güçlenmiş görünüyor Refah Partisi, acaba birinci parti çıkar veya hükümet kurarsa darbe olur mu?’ Ben de çok emin olarak, ‘Artık olmaz, Türkiye’den Turgut Özal diye biri geçti, sivil toplum güçlendi, birçok üniversite kuruldu, dışa açıldı’ dedim. Ama hükümet kuruldu, darbe oldu ve ben orada basiretsiz davrandığım için bir de cezaevine girdim.” Çıkınca bir de yazı yazdığını ifade eden Karatepe, “Yanıldığımı itiraf ediyorum. O zaman emin konuşmuştum ama darbe oldu. Bundan sonra ‘Olur mu olmaz mı?’ sorusunun cevabı ise olur, her zaman olur, ihtimal var. O zaman, milletin seçtiklerinin, millet onları niçin seçiyorsa onun farkında olarak ülkeyi yönetmeleri, o şuuru ve bilinci taşımaları ve bunu bir namus borcu olarak bilip, milletin iradesini de o şekilde korumaları gerekmektedir. Böyle koruyup gözetirlerse, bir süre sonra bu darbe kültürü umarız ki yok olur” dedi.

Konferansı İl Protokolünden isimler, akademisyenler ve öğrenciler ilgiyle takip etti. etkinliğin sonunda plaket ve belge takdimi gerçekleştirildi..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.