Somuncu Baba İle İlgili Söylenen Yanlışlar ve Hakkında Bilinmeyenler-1
SOMUNCU BABA ŞEYH HAMÎD-İ AKSARÂYÎ İLE İLGİLİ SÖYLENEN YANLIŞLAR
VE
HAKKINDA BİLİNMEYENLER
“1. KISIM”
Gönlüm isterdi ki aklımızın erdiğince, dilimizin döndüğünce Somuncu Baba’nın manevî kişiliğinden bahsedeyim. Ancak biliriz ki bir bina dikebilmek için, taşları yerine iyi oturtmak gerekir. Somuncu Baba’nın manevî kişiliğinden bahsedebilmek için de evvela, sözde tartışmalı olan mevzuu yani kabir mevzuunu aydınlığa kavuşturmamız gerekir. İşin esasında, gerçekten de benim için kabrin nerede olduğunun hiç bir önemi yoktur. Mübareğin kabri Aksaray’da olmasaydı dahi ben onu yine çok severdim, tıpkı Emir Sultan’ı, Mevlânâ’yı, Osman Hulusî Efendi’yi ve Aksaray’da medfun bulunmayan nice evliyaları sevdiğim gibi. Zira Mevlânâ hazretleri buyuruyor ki; “Vefatımızdan sonra kabrimizi yerde aramayın. Bizim kabrimiz ariflerin gönüllerindedir.”
Ancak ne var ki kabir konusunu mevzuu edenleri, bilerek veya bilmeyerek yalan-yanlış bilgilerle insanları yanıltanları gördükçe de, bu konunun üzerinde durarak neticeye varmamız gerektiğini düşünüyorum. Ve hak yerini bulsun diyerek başlıyorum.
Bu bildiride ana kaynak olarak, Somuncu Baba ile ilgili araştırma yapanların, otorite olarak kabul ettiği “Somuncu Baba’nın Neseb-i Âlîsi” isimli eseri kullanacağım. Bu kitabın üzerinden gideceğim zira Prof. Dr. İsmail Erünsal hocamızın, kitabın müellifi olan Prof. Dr. Ahmed Akgündüz hocamıza söylediklerine tamamıyla katılıyorum. Erünsal hocamızın dediği gibi, Akgündüz hocamız bu kitabı, kabrin Darende’de olduğunu ispat etmek için kaleme almıştır. Her ne kadar kendisi bunu kabul etmese de, durum böyledir.
Kitap, Darende Belgeleri’nin toplanması açısından mükemmel bir kitap olmak ile birlikte, gerek Aksaray Belgeleri’nin toplanması açısından ve gerekse de konu ile ilgili, Akgündüz hocamızın yaptığı isabetsiz yorumlar açısından aynı mükemmeliyetlikte değildir.
Bu söylediklerimi lütfen kabalık ve saygısızlık olarak atfetmeyin. Birazdan söyleyeceklerimi de bir araştırmacının gözünden değil, bir okuyucunun gözünden gördüğümü bilin. Her yerden rahatlıkla alıp okuyabileceğim bu kitabın bir okuru olan ben, kitapta verilen bilgilerin kafamı karıştırması sebebiyle, yazarını eleştirmemi de lütfen tabii görün. Zira hakikatte de durum bundan ibarettir. Kitapta yapılan çalışmaların ehemmiyetine gölge düşürmek istemem ancak, maalesef ki kitap yanlışlarla ve yanılmalarla doludur ve bu yanılmalar hocamızın yaptığı isabetsiz yorumlar sebebiyledir. Hâlbuki bu kitap bir roman değildir. Kapağına “Arşiv Belgeleri Işığında” yazılmış olan bu kitapta, emin olunmadan, bilgiler tamamlamadan, eksik belgelerle yorumların yapılmaması gerekirdi. Zira Somuncu Baba ile ilgili araştırma yapan veyahut da yaptığı herhangi bir araştırmasında Somuncu Baba’dan bahsetmek isteyen araştırmacılar, bu kitapta yazılanları ne yazık ki mutlak doğru olarak kabul etmektedirler.
Benim nazarımda bu kitabın en güzel ve en faydalı yanı, ulaşabilmemizin mümkün olamayacağı Darende Belgeleri’ni bize ulaştırmasıdır. Bu belgeleri bizlere, bu kitap ile ulaştıran hocamıza sonsuz teşekkürler ederek, bulduğum yanlışları ve yanılmaları sizlere sunuyorum.
Somuncu Baba’nın Darende’de vefat ettiğini savunanların, avamından havasına herkesin, 4 ana delili vardır. Bunlardan:
İlki, Darende’de kayalıkların ve mağaraların mevcut olması ve Darende’nin gözden ırak bir yerde olmasıdır. Yani derler ki Darende onun meşrebine yani Melamî-Meşrebe en uygun olan yerdir.
İkicisi, Somuncu Baba’nın eşi Necmiye Hatun’un, Darende yakınındaki Balaban’da sâkin olan Şeyh Seyyid Abdurrahman-ı Erzincanî’nin kızı olması iddiasıdır. Böylece Hazret için, eşi sebebiyle Darende’ye gelmiş diyorlar.
Üçüncü delilleri de, sözde büyük oğlu olan Yûsuf Hakîkî’nin Aksaray’da şeyh olması sebebiyle, Somuncu Baba’nın da sözde küçük oğlu olan Halil Taybî ile birlikte, Hac dönüşünde Aksaray üzerinden Darende’ye varması iddiasıdır. Bu sebeple kabrin Darende’de bulunması mevzuunu da şöyle açıklıyorlar: “Anadolu âdeti”ne göre ana-babalar, bütün çocuklarını evlendirince, en küçük olan erkek çocukları ile birlikte yaşamaktadırlar. Somuncu Baba ve eşi de sözde bunu tercih etmiş ve sözde en küçük oğlunun yanında, Darende’de kalmışlardır.
Dördüncüsü ise, sahip oldukları bazı Osmanlı Dönemi Arşiv Belgeleri’dir.
Bu delillere verdiğim cevapları bir sonraki yazımda sizlere sunacağım biiznillah.
Allah’a emanet olun..