Dolar 32,3942
Euro 35,0195
Altın 2.325,52
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 18°C
Hafif Yağmurlu
Aksaray
18°C
Hafif Yağmurlu
Cum 24°C
Cts 25°C
Paz 25°C
Pts 26°C

Sayın Erdoğan Kaya’nın Dikkatine -I-

Mardin Artuklu Üniversitesi - Sanat Tarihi Bölümü - Türk-İslam Sanat Tarihi
8 Ekim 2015 00:18

Sayın Kaya, “Bizim Ayna” isimli köşenizdeki “Tarihi Kaynaklar Korunmalı” isimli yazınızı okudum. Bunun üzerine aşağıdaki satırların muhatabı oldunuz. Böyle bir yazının sebebi de sizin “haddinizi bilmemeniz”den kaynaklıdır. Aslında bunun sebebi akademisyenlerin işgüzarlıklarıdır!

Sayın Erdoğan Bey, gerçek mesleğiniz ne ise onunla iştigal etmeniz Aksaray ve Aksaray’ın tarihi ile tarihi eserlerinin hayrına olacaktır bundan emin olun. Sizin gibilerin kaleme aldığı sözde çok ağır ve değerli (!) ama gerçekte içi boş kağıt yığınları, ziyadesiyle Aksaray’ın tarihi ve tarihi eserleri hakkında kalın ve kesif bir bilgi kirliliği katmanı oluşturdu. Belediyenin hiltileri bile bu katmanı kırmaya yetmez. İşin özü “köpeksiz köyü boş bulunca değneksiz gezmek” ata sözünü tam manasıyla gerçekleştirdiniz.

Sayın Kaya, bu satırları yazanın kim olduğunu sorar iseniz yazayım. Bu fakir Aksaray’lı olup lisans, yüksek lisans ve doktora tezini Aksaray’daki tarihi eserler üzerine yapmış olan bir beniâdemdir. Siz ve sizin gibilerin uzmanlık alanıma destursuz girmeniz ve meydanı boş bulup istediğiniz gibi at koşturmanıza engel olmak, yalan ve yanlış bilgilerle Aksaray’ı kirletmenize mani olmak için Demoklesin kılıcı gibi her daim takipte olacağım sizleri;ta ki gerçek işiniz ne ise ona dönene kadar! (aslında memleketin kaliteli gazetecilere ihtiyacı var)

Siz ve sizin gibilerinin bu şekilde yazılar kaleme alıp da ilgili makamların akademisyenlerden ziyade sizin gibileri desteklemesi de tam bir garabet örneğidir. (Yine buna benzer olarak bir saatlik bir konser için sözde sanatçı (!) denilen zevata tek kalemde yüzbinleri dökenler, ciddi çalışma yapan akademisyenlerin çalışmalarına gelince birkaç bin lira için “yav hocam o kadar para (telif hakkı) çok değil mi?” diye yüzsüzce pazarlık yapanları cezalandırmak lazım sizin gibilerine destek çıktıkları için.)

Sayın Kaya, köşenizde “..gerçekten de Aksaray ile ilgili kütüphanemizde detaylı bir Aksaray birikimi yok…” diyerek Kütüphanedeki kamu görevlilerine sıkıntı mı çıkarmak istersiniz? Yoksa bazılarının ayağını mı kaydırmaya çalışırsınız da bu şekilde bir iftira atarsınız oradaki çalışanlara. Bakın şimdi internetten http://www.aksaraykutup.gov.tr/ sitesine girdim ve sayfanın alt kısmındaki          “katalog tarama”ya tıkladım ve sizin hor vehakir gördüğünüz ve çamur attığınız kütüphanede, Aksaray’la alakalı yayınların listesini gördüm size bir kaçını yazayım belki bu sizin yüzünüzü kızartır da özür dileme erdemini gösterirsiniz ilgili personelden.

  • Mahabbetname Hakiki Baba               (1 adet)
  • Bir Aksaray Efsanesi Kenan Arıbaş             (5 adet)
  • Hasandağında İlmi Cevelan S. Hüsnü                (3 adet)
  • Cemalleddin Aksaray. Hay. Ve Eser. İ. Görkaş                    (1 adet)
  • Sultan Hanı Hüyük                   (2 adet)
  • Yeşilova Türmenleri Tarihi OrhanAydın               (1 adet)
  • Yyda Aksaray Sancağı D. Yörük                    (4 adet)
  • Yusuf Hak. Baba Divanı Boz                        (1 adet)
  • Sevgi Yolu Hak. Baba             (3 adet)
  • 1994 Aksaray İl yıllığı (1 adet)
  • Selç. Dön. Kervan.                                                            (1 adet)
  • Selç. Türbeleri H. Önkal                     (1 adet)
  • Haç. Dize Get. …. II. Kılıç Arslan Arkun                    (1 adet)
  • Aksaray Dağarcığı I cilt Erdal-M.F.Gül        (1 adet)
  • Bir Zamanlar Aksaray’da Ticaret F.Gül                      (1 adet)

 

Sizin yazınızı okuyan da Aksaray’la ilgili tek yazan kişinin siz olduğunu hatta Aksaray’ın tek can simidi olduğunuzu(!) zannedecek Allah muhafaza!..

Yazınızda “Aksaray Vilayet Gazetesi’nin ciltlenerek meraklıların bilgisine sunulduğunu görmedim” diyorsunuz. Birincisi sadece vilayet gazetesi değil, diğer gazeteler de herkesin istifadesine açıktır. İkincisi de onlardan yararlanmak için Osmanlıca bilmek gerekir.

Yine köşenizde “… benim 1.5 yıl gibi bir zaman içinde çok ağır zahmetlerle ayak basmadığım yer kalmadan bütün yerleşim alanlarını içine aldığım eserim her insan tarafından yapılıp çalışılacak bir araştırma değildir. bu çalışma basite alınıp küçümsenemez de herkesin evinde bulunması gereken bir çalışmadır. On sene sonra bin lira verip aransa bulunmayacak bir eserdir….” Bu ifadelerinizle sanki Salı pazarında “gel vatandaş geeeel” şeklinde mal pazarlayan kişiler gibi gördüm sizi. Bırakın eserinizin nasıl olduğuna, içeriğinin bilimsel olup olmadığına ve gerçekten dediğiniz gibi her evde olup olmadığına başkası karar versin. Bence o kitap için harcanan paraya, kâğıda ve mürekkebe yazık. Vallahi de billahi de yazık! Boşa masraf. Boşa bilgi kirliliği. Sağolsun bir arkadaşım kitabınızı bana verdi tez çalışması esnasında belki bir faydası olur diye. Bende büyük bir heyecanla aldım ve baktım gerçekten işime yarayacak mı diye. İçeriğine baktım ki..AmanYa Rabbi! Tam bir fecaat. Devrilen çamları dikseniz bir orman olur. Bilimsellikten uzak, yalan ve yanlış bilgilerle doldurulmuş bir kirlilik abidesi.

Yazının başındaki “I” in devamı gelecek merak etmeyin. Sonraki yazılarda devirdiğiniz çamları örnekleriyle yazacağım. O zaman anlayacaksınız üslubumun neden sert olduğunu.

Sayın Kaya, köşe yazınızdan eserinizin olmazsa olmaz bir kaynak olduğunu bu nedenle de yeni baskısını yaptırmak istediğiniz gibi bir his doğdu verdiğiniz örnekler nedeniyle. Bende derim ki ilgili kamu kurumlarına, bilimsellikten uzak hiçbir kişinin, eserin ve yayının ilim edinmeye gelmiş saf zihinleri bozmasına izin vermeyin. Özellikle içinde yaşadıkları şehir hakkında. Sayın Kaya, bence siz Milli Eğitim’e gidip “batıl şeyleri tasvir ederek safi zihinleri idlal” etmeyin.

Not: Dediğim gibi önümüzdeki yazılarda sizin nasıl çamlar devirdiğinizi yazacağım. Sadece bir örnek vereyim ki, okurlarımız konunun ciddiyetini anlasınlar. Tarihten günümüze Aksaray isimli kitabın 97. Sayfasında Ulu Cami başlığı altında “Ulu Cami adı ile ülkemizin birçok yöresinde Selçuklu eseri mevcuttur. Mimarının aynı isimleri verdiği söylenir”. Bu nasıl bir bilgi Allah aşkına!. Ülkemizdeki en eski ve en yeni Ulu Cami’ler arasında neredeyse bin seneye yakın fark vardır. Camiler sadece Selçuklular döneminde değil, başka devletler zamanında da yapılmıştır. Ve tüm camileri tek bir mimar yapmış gibi bir anlam var. Allah rızası için araştırmacı ile tarihçiyi birbirine karıştırmayın. Köylere gidip muhtarla, yaşlılarla konuşmak ve köylerle alakalı bilgi toplamak boş bir iş değildir ama tarihçi demek arşivlere giren, Osmanlıca başta olmak üzere farklı dillerde araştırma yapabilen ilim adamı demektir.

ETİKETLER: , , ,
YORUMLAR

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

  1. hayri dedi ki:

    herkes gazeteciyim herkes yazarım diyor. yazı çok güzel tebrikler.

  2. cenk dedi ki:

    nevzat paltanın aslında şehre en büyük kötülüklerinden biri de erdğan kayayı çok önemli bi suçtan dolayı memurluktan atmak yerine görmezden gelmesidir. ne old sonra. ilk fırsatta paltaya demediini bırakmadı

    1. murat dedi ki:

      insanoğlu işte……

  3. tahsin gürbüz dedi ki:

    son zamanlarda okuduğum omurgalı bi yazı olmuş. tebrik ederim sizi hocam. bahse konu yazıyı ben de okudum. gazeteci kayanın adına yerine dibine girdim. insan kendini böyle övemez. yani insan kendini ancak bu kadar rezil edebilir. halbuki kendi tarihçi değil.haddini bilmezse sizin gibiler de bu şekilde bildirir. kaleminize ve yüreğinize sağlık. devamını bekleriz hocam.

  4. Erdoğan Kaya dedi ki:

    Sayı Erdal boşa uğraşıyorsun sen zurnanın son deliğisin benim üzerimden zor pirim yaparsın. Sen daha anneyin karnında iken ben Aksaray sevdası ile meşgüldüm. Kaç köy gezdiniz kaç eseriniz var siz böyle saldırı ile öne çıkmaya çalışma yerine eserlerinizle öne çıksanız daha güzel olur.
    Ama bu yazınız sizi hiç tanımadığım halde hakaretlerle dolu olduğunu gördüm ve yazınızı aldım sizi ve siteyi hukuk önüne davet edeceğimi hatırlatırım. Ben yinede size saygılar göndereyim. Biraz edebe davet edeyim.

  5. cemil koyuncu dedi ki:

    Ben bu kitabı gördüm. Zekai Bey çok haklı. Kopyala-yapıştırla kitap yazmaya kalkmış. Yani emek vermeden reklam için, para için çabalamış birisi var gördüğüm kadarıyla. Gazetecinin Zekai hocaya yorumunu okudum, diyor ki seni mahkemeye veririm. Eğer öyle bir durum olursa kendisinin emeğe saygısızlığı ortaya çıkacaktır. asıl suçlu bu gibilere destek çıkanlardır. Ahirette bunun hesabını verecekler.

  6. Melih ÖZAN dedi ki:

    Gerçekten güzel bir eleştiri olmuş, tebrik ederim. Doğrudan yazının muhatabı olan kişi için değil ama bu yazıyı okuyunca genel olarak şu anda aklıma geliveren duygularımı paylaşmak istiyorum. Herkes kendi alanına giren konularda bu tür müdahalelerde bulunmalı diye düşünüyorum ki ortalık boş kalınca okuma yazmayı bile yeni öğrenen bazı hayalperestler hemen araştırmacılığa ve yazarlığa soyunmasın. Zira bir fikrin acemi savunucusu, usta saldırıcısından bile daha zararlıdır. Ayrıca köşe yazısı yazmak için en azından ilmihallerin! dışında, Türk Dil Kurumu’nun imla kılavuzu ve 3-5 kitap bari okunsa, böylece imla kuralları hakkında az da olsa bir bilgi edinilse diye düşünüyorum. Örneğin ( http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=category&id=50 ) Böylece yazının gerçek manasını anlayabilelim; ek olan -de ile bağlaç olan -de, yine -ki bağlaç/eki yerli yerinde kullanılsın ki okuyan kişilerin güzel Türkçe’mizi daha iyi kavramasında örnek olunabilsin. Saygılarımla.

    1. raşit dedi ki:

      Çok kaliteli bir eleştiri olmuş Melih hocam. Erdoğan belki utanır da bir daha altından kalkamayacağı yazılar yazmaz, laflar etmez. Destursuz bağa girilirse adamı böyle rezil ederler işte.

    2. Ali Rıza Dündar dedi ki:

      Zekai Erdal Hocamız akademik, siz de genel kültür olarak Erdoğan Kaya’ya haddini bildirmişsiniz. Tebrikler…

  7. raşit dedi ki:

    ne iştir anlamadım gazeteci akademisyene “zurnanın son deliği bile değilsin” dediğine göre gasteci anlaşılan haksız. ya değilse üslup bu kadar farklı olmaz. suçluluk psikolojisidir bu.

  8. Mehmet DEMİR dedi ki:

    Zekai Bey Allah size sabır versin. Sizin gibi akademisyen birisi bu tip cahillere adamlık, ilim öğreteceği için işiniz kolaylansın. Çünkü bu gibiler, siyasilerin desteği ile epeyce para kazandığı için kendilerinin iyi bir yazar olduğunu zanneder. Yani ilk başta acaba tutar mı, az-çok para kazanır mıyım, az da olsa şöhret olur muyum derdiyle başlar ama siyasilere yalakalık yapınca kitaplarını alırlar ve bu tiplere gaz verirler. O yüzden sizin işiniz zor. unutmayın ki, kaliteli ilim adamları her zaman galip gelecektir.

  9. Ramazan Özan dedi ki:

    “cahil ile etme sohbet, her sözü bir baş incitir.
    sarraf olmayan ne bilsin, zanneder her taş incidir.”
    Son nokta…

    1. Şeref Yeşildal dedi ki:

      Aşık Düçari’nin güzel bir sözü.Yerine yakışmış.

  10. Şeref Yeşildal dedi ki:

    Birileri ‘Kral çıplak’ demeliydi.

  11. Mehmet DEMİR dedi ki:

    Zekai hocam, erdoğan denilen yazar(!) bugün yazısında o kadar komik bir duruma düşmüş ki, artık herkes kimin ne mal olduğunu anladı. Dİyor ki, seni isterse yüceltebilirmiş.. Yani sizin yaptığınız tez havagazıymış. Hocam madem durum bu kadar basit neden fakülteye gidip bin bir meşakkatle okudunuz. Sonra mastır sonra doktora derken ömrünüzü yediniz. Gitseydiniz bu otoritenin(!) yanına sizi İlber Ortaylı yapardı.

  12. Mustafa Fırat GÜL dedi ki:

    Yrd. Doç. Dr. Zekâi Erdal’ı tanımayanlar için bir not düşeyim.
    1975 yılında Aksaray ilinin Ortaköy ilçesinin Harmandalı Kasabası’nda dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimi kasaba ve il merkezinde tamamladı. 1994 yılında Ankara Anadolu Meteoroloji Lisesi’nden, 1999 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nden “Aksaray’daki Türk Dönemi Tarihi Eserler” isimli lisans tezi ile mezun oldu. 2002 yılında aynı üniversiteden “Aksaray ve İlçelerindeki Evler” konulu tez ile Yüksek Lisansını bitirdi. Halen aynı üniversitede “Aksaray’daki Türk Devri Mimari Eserler” konulu tezi ile Doktorasını sürdürmektedir. Ulusal ve uluslararası pek çok makalesi yayınlanmıştır. Halen 19 Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nde öğr. görevlisi olarak çalışmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
    Ortak Kitapları
    • Batman Kültür Varlıkları Envanteri: Kozluk, Ankara, 2008
    • Kurtalan’daki Selçuklu ve Osmanlı Dönemi Eserleri, Ankara, 2009
    • Şirvan ve Pervari’deki Osmanlı Dönemi Eserleri, Ankara, 2009
    • Tillo’daki Tarihi Eserler, İstanbul, 2013
    • Siirt’teki Kültür Varlıkları, İstanbul, 2013

    1. Mustafa Fırat GÜL dedi ki:

      Ve en önemli eserlerden birisi de “Aksaray Dağarcığı”dır.
      Bugünlerde Aksaray’la alakalı dört kitap tarihseverlerle buluşacak.

  13. Süleyman Yılmaz dedi ki:

    Buna benzer çok cahilce işler yapılıyor bu şehirde. Kültür-Turizm müdürlüğü galiba üç sene filan oldu Seyyahların Gözünden Aksaray diye bir kitap yayınladı. Kapakta orijinal bir Osmanlıca harita yerine kendilerinin uydurduğu bişey koymuşlar. Tam bir rezalet. Hem de kapakta. Üç şehir ismi var. İkisini yanlış yazmışlar!:)) Konya ve Ankara “kaf” ile yazılmalıyken “kef” ile yazmışlar. Öğrendim ki editör Taner Aslan bir tarih doçentiymiş, yayınlayan kurum müdürü de tarih öğretmeniymiş. Yayına hazırlayan da uzman birisidir. Yani birinden birisi bu hataya fırsat vermemeliydi ama yazık ki kitabın kapağında komedi öylece duruyor. Derste öğrencilere örnek veriyorum.

  14. Dursun DOĞAN dedi ki:

    sultahanı da 2 hüyükten bahsedilmiş 2 değil 3 hüyük vardın bir birine parelel 1 doğusunda 1 güneyinde 1 kuzeyidedir kuzeyindeki böğet hüyüne parelel dir