Tarih ve Milletimiz
Tarih nedir? Bu suale birbirine çok benzer ve az da olsa birbirinden oldukça farklı cevaplar da verilebilir. Tarih ilimdir hem de kürsüye çıktığında tüm diğer ilimlerin tüm dikkatiyle dinlediği bir ilimdir/bilimdir.
Bir milletin mensubu olduğunu iddia edenlerin en önemli ortak yanlarından birisi şüphesiz “ortak hafızadır” yani tarihtir.
Daha önce de yazdığım gibi son zamanlarda yakın dönem tarihimize çok farklı yorumlar yapılmaktadır. Yakın dönem tarihimize birbirine tamamen zıt bakışlar mevcuttur ve bu bir milletin mensuplarının tarihlerinin ortaklığına gölge düşürüyor.
Geçtiğimiz hafta izin aldım ve yıl içinde biriktirebildiğim şahsi bütçemle ailecek tarih/kültür gezisine çıktık.
Kırşehir üzerinden Yozgat’a oradan da Hitit başkenti Hattuşa’ya ulaştık. Boğazkale ilçesi sınırlarındaki bu çok önemli tarihi mekân hak ettiği ilgiyi görüyor mu? Bu suale gördüğüm kadarıyla müsbet cevap veremem. Sadece burası için de değil düşüncelerim. Genel olarak tarihe ilgisiz olduğumu söyleyebilirim. (Sosyalmedya hesabımdan Hattuşa ve Boğazkale Müzesi’nin fotoğraflarını paylaştım. Merak edenler bakabilir)
Buradan sonraki menzil Samsun’du. Havza’dan geçerken kurtuluş yolunu da görmüş olduk. Geçtiğimiz Aralık ayında ben bir kongreye katılmak için Samsun’a gelmiştim ama çocuklarımın da Millî Mücadelenin 100. Yılında bazı şehirleri görmesini istedim. Bunların ilki elbette 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın çıktığı Samsun olmalıydı. Kızlarıma anlayacakları şekilde izah etmeye çalıştık. Bu hususta eşim de yardımcı oldu Allah razı olsun.
Erzurum’a varmadan evvel yol üzerindeki şehirlerde biraz vakit geçirdik haliyle. Erzurum Kongresi malumunuz 23 Temmuz-7 Ağustos’ta yapılmıştı. Biz de tam 100 yıl sonra tarihî kongre binasında o zaman azaların oturduğu sıralarda oturduk. Karşıdaki masada Mustafa Kemal Paşa’nın ismi vardı. Yakın tarihe kadar fotoğrafı da bulunuyormuş ama bizim ziyaretimizde sadece masada ismi mevcuttu. Nene Hatun’un kabrini ziyaret ettiğimiz anda bizden başka kimse yoktu. Merkezdeki tarihi eserleri gördük. Kahvaltı için Erzurum evlerine gitmemiz tavsiye edildi. Ama hayal kırıklığına uğradığımızı itiraf etmeliyim. Zira merkezdeki bu evlerin civarı, sokakları gündüz vakti dahi insanı tedirgin edecek şekildeydi. Bir an evvel bu mezbelelik görüntüden kurtarılması gerekir.
Sonrasında Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nı ve ardından Millî Mücadelemizin en önemli şehirlerinden Sivas’ı gördük. Sivas’taki kongre binası oldukça güzel hazırlanmış. Bu müze binayı ziyaret edenin Cumhuriyete karşı bir alerjisi yoksa eğer etkilenmemesi mümkün değildir.
– Bu Pazar (4.8.’19) sabah vakti 1928 doğumlu Mustafa oğlu Ömer Gül, yani dedem hakkın rahmetine kavuştu. Ruhuna Fatihalar hediye ediyorum.