Asım’ın Nesli: 2016
12 Mart 1921’de meclis tarafından kabul edilen İstiklal Marşı’nda Âkif ne diyordu:
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Çılgınlar (sadece çılgın olsalar neyse, şeref yoksunu vatan hainleri) zincirlere vurmak, prangalara bağlamak için bu defa uçak, helikopter, tank kullandılar. Ne oldu? Kükreyen arslanlar helikoptere en iptidai yöntemle, yani bizzat bedenle saldırmayı düşünecek kadar vatanına sahip çıktı. Dağları yırtarcasına karanlığa isyan etti. Karanlığı en çok isteyen bizim ezeli ve edebi düşmanlarımızdır lakin bize benzeyip de bizden olmayanların bize reva gördüğü karanlığı dağ yırtarcasına yırtan arslanlar canını feda etti mi? Evet, hem de hiç tereddüt etmeden.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Âkif’in neredeyse bir asır önce yazdığını hiç bilmeyen birisine 15 Temmuz’daki ihanete verilen cevabı izleyip de İstiklal Harbi’ni görmeyen birisine yani okutsak yukarıdaki satırları acaba ne düşünür? Büyük ihtimalle bu şiir 15 Temmuz için yazılmış sanabilir. Çünkü o günkü ruhla bugünkü ruh, yani vatanı sevme güzelliği aynı.
Darbeci hainlerden birini alnının çatından vuran Ömer Halisdemir’in ruhunu Sütçü İmam’dan, Kuşçubaşı Eşref’ten, Yörük Ali Efe’den, Yahya Kaptan’dan, Köprülü Hamdi Bey’den ayrı düşünebilir miyiz?
Kamyonuyla adeta Türkiye’yi taşıyan Şerife Boz’un cesaretini, vatan sevgisini adaşı Şerife Bacı’dan, Halide Edip Adıvar’dan, Fatma Seher (Erzurumlu Kara Fatma)’dan ayrı görebilir miyiz?
1914, 1919, 1922 ya da 2016… Âsım’ın neslinin duası ezanların dinmemesi, bayrakların inmemesi değil midir? Âkif’in dediği gibidir duamız.
Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâ-mahrem eli.
Bu ezanlar -ki şehadetleri dînin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.