Aksaray Üniversitesi’nin önü açılıyor

Aksaray Üniversitesi, şehrimizin göz bebeğidir. Üniversite kapısının girişine asılan, herkesin gözüne sokulan yazıya yani sloganına bakılırsa üniversitemiz “evrensel düşünen yereli gözeten” bir kurummuş. Acaba böyle mi gerçekten? Üniversitemizin logosuna bakıldığında 2006 tarihini görürüz. Yani oldukça genç bir üniversite.  Hepimiz biliyoruz ki 1986’da bugünkü Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda Teknik Programlar Bölümü adı altında Selçuk Üniversitesi’ne bağlı Meslek Yüksekokulu olarak eğitim-öğretim başlamıştı. Daha sonra, Niğde Üniversitesi’ne yani 1992’de bağlandı. 14 sene boyunca Niğde’ye bağlılık devam etti. Nihayet 2006’da Aksaray, yüksek öğretim özgürlüğünü ilan etti. Üniversitemizin açıklamasına bakıldığında 13 Fakülte, 3 Enstitü, 1 Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 Yüksekokul, 6 Meslek Yüksekokulu ve 21 Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne sahibiz. Yirmi binden fazla öğrencisi var göz bebeğimiz üniversitemizin. Fakat Aksaray Üniversitemizin akademisyenlerinden kaçı Aksaraylı? Üniversitemiz şehrimizle tam olarak bütünleşebildi mi? Üniversitemiz lokomotiflik görevini yerine getirebiliyor mu?

Üniversitemizin kapısına, girişe, sağa-sola “evrensel düşünen yereli gözeten” yazıyorlar. Fakat durum böyle değil. Yereli gözettiğini iddia eden üniversitemizde kaç Aksaraylı akademisyen var? Hemen şunu da söylemek gerekir ki biz Aksaraylılar milliyetçi değiliz. Birbirimize destek olmak yerine köstek olmayı pek severiz. Aksaraylıların birbirlerine karşı tutkun olmadığını görenler de haliyle meydanı boş bulup kendilerinden olanlara kadro vermeye devam ettiler. Nepotik ilişkilerle üniversitemizde çalışanlar yüzünden hak edenlerin birçoğu dışarıda kaldı. Hak etmeyenler makamları işgal ederken başarılı, donanımlı ve bu şehrin evlatları mağdur edildi. Buna sebep olanların vicdanları rahat olabilir mi? Bu haksızlıkları rektörün görmemesi de mümkün değil.

Bir rektör düşünün ki neredeyse hiç kimse tarafından sevilmesin ama ikinci kez aynı göreve atansın. Bu rektör artık gidiyor. Şunun şurasında ya bir hafta on güne kadar ya da en geç bir aya kadar yeni rektör atanacak. Bu rektör yani atanacak olan rektör umut ederiz ki Aksaraylı olur. Aksaray’ın evladına, şehrine, geleceğine sahip çıkar.

Atanacak rektör, akademik çalışmalarla, kaliteli işlerle anılsın. Maaşını hak ve hukuk çerçevesinde alıp hak etsin. Hele hele de Aksaray Üniversitemize sahte profesörler alınmasına, birçok fakülteye usulsüz atamalara göz yummasın, uyanık olsun. Üniversitemizin personeline (akademik ve idari) mobbing uygulamasın. Çünkü böyle yapanları halk da Hakk da affetmez.

Biz Aksaraylılar, üniversitemizin yüksek lise gibi ya da siyasetin merkezi gibi bir yer olmasını istemiyoruz. Bizler, üniversitemizin şehrin her kesimine hitap etmesini, bilimsel araştırmalar yapmasını, halkı din ve inancına göre ayırmamasını istiyoruz. Bizler, rektörün hiçbir örgütle bağlantısı olmasını istemiyoruz. İş dünyasıyla daha sıkı ilişkiler gerçekleştirmesini bekliyoruz.

Halk ekonomik olarak darboğazda iken rektörün ya da dekanların lüks içinde yaşaması elbette kabul edilemez. Devletin, eğitim ve araştırma hastanesine gönderdiği tek kuruşu bile heba etmeden vatandaşın hak ettiği hizmeti, kaliteli sağlık hizmetini gerçekleştirecek rektör hizmet etmeli. Atanacak yeni rektör bu yazılanları muhakkak okuyacağı gibi zaten kendisi de neyin olması ya da olmaması gerektiğini gayet iyi biliyordu. Mesele, o makama geldikten sonra hakikatten ayrılmamaktır. Mesele, yanlış yapıyorsun diyen halkı ya da siyasetçileri dinleme erdemini gösterebilmek, kibirlenmemektir.

Aksaray Üniversitesi’nin önünün açılması sadece yeni rektöre bağlı değildir. Onu denetleyecek siyasetçilere, resmi makamlara ve onları harekete geçirecek gerçek gazetecilere bağlıdır. Umarım önümüzdeki süreç Aksaray için, üniversitemiz için, ülkemiz için çok güzel olur. (Ahmet Yılmaz)