Dolar 32,3412
Euro 35,1262
Altın 2.241,33
BİST 8.895,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 15°C
Az Bulutlu
Aksaray
15°C
Az Bulutlu
Çar 6°C
Per 7°C
Cum 8°C
Cts 12°C

Bir Sabah

24 Şubat 2018 20:58

Yavaşça yerinden doğruldu. Önce ayağının birini sonra diğerini yataktan indirirken belindeki ağrıyı iyice duyumsayarak bir “offf” dedi. Der demez de yanında uyuyan kırk yılı aşkın süre aynı yastığa baş koyduğu hayat arkadaşını uyandırdı mı diye telaşlandı. O da ağrılarından kim bilir ne zaman uyumuştu?

Karşı evin horozu öttü, çok geçmeden ezan sesi duyuldu. Koyu karanlık; önce griye, sonra turuncuya dönerken kuşlar koro halinde ötmeye başladı. “Şimdi kalksam, ne yapsam?” diye düşündü. Önünde kocaman bir gün vardı ve yapılacak hiç bir şey, gidilecek hiç bir yer kalmamıştı…

Hiç sevememiş ve hiç alışamamıştı diğer emekli arkadaşlarının gittiği kahvehanelere, sohbetlere ve taşlı kağıtlı oyunlara… Cami önü tespih çekerek yoldan geçenlere bakmaya, memleketin gidişatı konusunda veya havadan sudan gereksiz konularda konuşmaya.

Yatağın yanında, ayakları yere uzanmış, kamburu çıkmış vaziyette böyle ne kadar oturduğunu fark etmedi ama üşüdüğünü hissetti. “En iyisi yeniden yatayım” diye ve bu sefer daha sessiz “offf” sesiyle yeniden sırayla ve yavaşça ayaklarını yatağa çekti. Bu hareketler uyandırmıştı eşini. Telaşla sordu: “iyi misin Bey?” “Ağrılar mı yine?” diye sorarken ağır hareketlerle kalktı. Eşi O’nu gözleriyle takip ederken nasıl da bükülerek ve zorlanarak yürüdüğünü görürken içi sızladı. Zaman ne kadar acımasızdı.

Bir zamanlar sabah bu saatlerde uyanmak ne kadar da imkansızdı ikisi için de… O Pazar uykuları, saat onlarda uyanma keyfinin sevinci… Çocuklar uyutmuyor şikayetleri arkadaş toplantılarının birinci konusuydu. Sabahın erken saatlerinde kendisinin de karısının da fırlayarak yataktan kalkıp, jet hızıyla hazırlanıp işe yetişmeleri ve her sabah “aahhh biz de bir emekli olup, şu koşuşturmadan kurtulur muyuz?” diye sormalarını anımsadı gülümseyerek…

Artık zamandan bol hiç bir şeyleri yoktu. Erkenden kalkıp yetişecekleri bir iş veya gecenin bir yarısında besleyecekleri bebekleri yoktu. Hayal ettikleri gibi sabah uzun uyumalar, uzun kahvaltılar yapabilir, uzun yolculuklara çıkabilirlerdi. Kimse onlara engel değildi. İkisinin maaşı birleşince iyi bir miktar ediyordu. Çıkıp alışveriş yapabilir, yeşil pasaportlarıyla turlara katılabilirlerdi.

Ama artık elbise almak gereksiz, dolap dolusu yiyecek fazla geliyor ve yaptıkları zorunlu perhizden dolayı yiyemedikleri yemekleri yapmaları da saçma oluyordu. Gezilerde ise onlar, kimsenin ayağına uyamamakta, ayrıca gittikleri yerden tat alamıyorlardı.

Yine yavaşça yerinden doğruldu. Önce ayağının birini sonra diğerini yataktan indirirken belindeki ağrıyı iyice duyumsayarak bir “offf” dedi ve ekledi; “ Dokunmazken yiyemedik, gençken gezemedik. Uyku varken uyuyamadık…”
Mutfaktan eşi seslendi; “bir şey mi dedin Bey?” Yanıtladı adam: “ Aç karına içilecek ilacımızı unutmayalım hanımmmm!”

YORUMLAR

  1. Mustafa Gönen dedi ki:

    Saliha hanım yaşam bir senfoni ritmini tutturana çok hoş tutturamayana boş