Demek ki Fetöcülüğün Kalkanı Protokolde Oturmakmış
1990 lı yılların ortalarına kadar Aksaray’da yerel yayın yapan 3 gazete vardı.
Yeni Aksaray, Uluırmak ve Hasandağı…
Benim gazetem Aksaray Gündem 1996-97 yıllarında Aksaray’ın 4. Günlük Gazetesi olarak yayın hayatına başladı.
Ve ne gariptir ki, yayın hayatına başladığımız ilk günden beri, Aksaray’daki 3 Gazetenin patronu sıfatını kendisinde gören Südemen Kardeşlerin baş düşmanı olduk.
Sağolsun Mehmet Südemen, benimle ilgili açılan davaların neredeyse yüzde 80 inin Avukatlığını üstlendi.
Hem de büyük olasılıkla parasız, vatan millet menfaati için.
Hatta mahkemenin birisinde Reddi Hakim istemek zorunda kaldım ama kabul edilmedi.
Yani kısaca Aksaray’daki güçlerinin ufacıkta olsa kaybı olmaması için bana yıllarca her türlü sıkıntıya yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar.
Gazeteyi çıkardığımın ilk haftası (o günün parası ile) aylık 100 liraya yayınladıkları reklamların ücretini 10 liraya düşürdüler.
Bir tarafta 10 liralık tek tük reklam alarak personeline yemek vermeye çalışan ben ve 10 günlük gazetem, öte tarafta yıllardır Aksaray’da hegemonyasını kurmuş, önemli bürokratik yerlere akrabalarını getirmiş bir gazete.
İkisinde de ücretler aynı olunca elbette ben de olsam ben de güçlü olanı tercih ederdim.
Daha da ötesi, bu arkadaşların büyük çabalarının neticesinde haklı olduğum konularda bile mahkemede ceza aldım.
O zamanlar ertelenen cezaları da geçtiğimiz yıllarda bayağı uzun bir süre yattım.
Büyük ölçüde onların sayesinde; Aksaray’ın gazetecilik nedeniyle en çok hapiste yatan ismi ünvanını elde ettim.
Bu arkadaşlar konu başkası olunca çok acımasız olabiliyorlar.
En son örneğini kendi camiamız içerisinde geçen yıl gördük.
Resmi ilanların denetiminde, ne hikmetse en az cezayı bu gazete alırken (detayı merak eden resmi ilan alan gazetecilerle konuşabilir) geçmişte yıllarca beraber hareket ettikleri 2 gazetenin (Uluırmak ve Hasandağı) kapanmasının müsebbiplerinden birisi, hatta en önemlisi oldular.
Geçtiğimiz günlerde bu arkadaşın başına bir olay geldi.
Ve ne hikmettir ki; sanki olayı yaşayan o değil.
Olayın olduğu günden bu yana, bu arkadaş milletvekillerinin, valinin, belediye başkanının, il başkanının olduğu her yerde resim veriyor.
Bu protokolde nasıl bir protokol ise, onunla aynı karede olmaktan hiçbir rahatsızlık duymuyor.
Ben o toplantıların bir çoğuna katılmadığım, katıldıklarımda ise protokolden mümkün olduğunca uzağa oturmaya özen gösterdiğim için aynı resim karesine girmiyorum.
Benim bir rahatsızlığım yok yok olmasına da, yarın lüzumsuzun birisi çıkar onlara; “Böyle bir suçla itham edilen adamla siz aynı kareye nasıl giriyorsunuz” deyiverirse hepsi zorda kalır.
Ya değilse camiamızın içerisindeki herkes benim arkadaşım.
Ben protokolü düşündüğüm için uyarıyorum…
Kimdir bu gazeteci??
Ali Südemen ve diğerleri devrin adamı.