Dünya’nın En Güzel Melodisi
Hayatta insanın başına gelebilecek en güzel olay; bir çocuğunun olmasıdır. Bu öyle bir mucizedir ki, O küçücük varlık ; sizin canınızdan , kanınızdan , kişiliğinizden var olmuş yepyeni bir insandır. O hayatınıza katıldığında , artık siz de yeni bir insan olursunuz.
Artık siz sadece kendiniz olmaktan çıkar ; “biz” olursunuz. Çoğul yaşamaya , çoğul düşünmeye başlarsınız . Öncelikleriniz vardır . Bebeğiniz olacağını öğrendiğiniz andan itibaren , yemeniz içmeniz , soluduğunuz havadan , uyuma şeklinize kadar, çoğul hareket edersiniz . Yanlış bir yaşama şekli kendinizde suçluluk duymanıza sebep olacağından , her hareketinize dikkat edersiniz . Kendinizi bir hazine gibi hisseder ve korursunuz . Böyle bir sorumluluk ayrıcalık da hissettirir . İlgiyi ve korunmayı kendinize hak görür ve layık olduğunuzu bilir, bildirirsiniz .”Gelsin kış ortasında can eriği , gitsin yaz ortasında portakallar” diyebilirsiniz .
Yapılan araştırmalarda , doğum sancısı öyle bir sancıymış ki , insanın burun kemikleri bile ayrılıyormuş . Kadın bu sancıyı çeker ve doğumla beraber anında unutur. Unutmasa ertesi sene tekrar aynı masaya yatıp , başka bebekler doğurmayı göze alamaz . İşte püf noktası buradadır. Doğum ; bebeğin dünyaya merhaba dediği o ilk ağlamasının duyulmasıyla , “herşeye değer” dedirten , hele de kucağınıza aldığınızda , o ilk tanışmada , ilk elele tutuşma ve bakışmada , herşeyin unutulması demektir. Yani daha doğumu takip eden ilk dakikalarda tüm çekilenlere “elveda” denmiştir.
İnsan yalnız yaşarsa hiç de önemli olmayan bir çok detay, bebekten sonra önem kazanır. Daha güzel bir ev, okulun yakın olması , düzenli bir yaşam tarzı , gelecek için yatırımlar… Hayallerimiz çocuğumuza yönelik olmaya başlar. Kendimizden kısmaya , ona harcamaya , ona layık görmeye , onu dünyanın merkezine oturtmaya çalışırız . En iyi öğretmenlerde okusun , en iyi eğitimi alsın , bizim yapamadıklarımızı yapsın , bizim hayallerimizi gerçekleştirsin isteriz.
5 Ocak . Bu gün benim ilk çocuğumun doğduğu gün. Bu güne ait anımsadığım en önemli an; doğumun sonucunda bebeğimin sesini duymayı beklediğim andır.
İşte o anda dünya durmuş, her şey ama herşey önemini yitirmiştir. Bebeğimin ağlamasını duyana dek , beklediğim o geçmek bilmeyen saniyelerin heyecanı , sağlıklı ve hayatta olmasının müjdesini algılayıncaya dek geçen o kısa zaman dilimi, beklediğim en uzun zaman , en heyecanlı , en korktuğum ve sonrasında dünyanın en güzel melodisini dinlediğim zamandır.
“Ben iyiyim , ben seninim , merhaba dünya ben geldim ,merak etme anneciğim. Ben çok güzel, sağlıklı bir kızım” sözlerinin yankılandığı, sadece annelerin duyabildiği ve duymayı çok istediği , dokuz ay heyecanla beklediği şahane melodi…
Tüm bebeklere; en güçlü sesiyle bu “ınga melodisini” doğar doğmaz annelerine dinletmeleri dileklerimle, “dünyamıza hoşgeldiniz” diyorum.
Güzel bir makale okudum…..Rabbim acılarını göstermesin