Dolar 32,3407
Euro 35,1132
Altın 2.239,20
BİST 8.887,93
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 15°C
Az Bulutlu
Aksaray
15°C
Az Bulutlu
Çar 6°C
Per 7°C
Cum 8°C
Cts 12°C

Kentin Yeni Sakinleri

Deniz Kurtoğlu / haberaksaray.com
11 Temmuz 2017 20:12

İnsanlık tarihinin onlarca olgusundan biri de “göç”tür. Göç; insanların kimi zaman yalnız; kimi zaman da  kitleler halinde  yer  değiştirmesidir. Bu yer değiştirme sebebleri arasında savaş,eğitim,turizm,eğlence,siyasi istikrarsızlık…vs gibi nedenleri saymak mümkündür.

Dünya genelinde hemen hemen bütün ülkeler göçten,göç dalgasından etkilenmiştir.Türkiye de gerek bulunduğu coğrafi konum gerek komşu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık ve gerek gelişen ekonomisiyle düzenli ve düzensiz göçlerin merkezi haline gelmiştir.

Günümüzde büyük şehirlerde olduğu kadar küçük şehirlerde de azımsanmayacak derecede göçmen nüfus yaşamaktadır. Yerleşmiş düzenlerini terkedip yeni bir düzen kurmaya çalışan, yaşamlarını,anılarını,sevdiklerini geride bırakan yüzlerce Özbek, Afgan,Arap,Fars,Türkmen gibi daha birçok milletten müteşekkil göçmen nüfus bu küçük Orta Anadolu kentinde kendine yeni bir yaşam kurma telaşında.

Aksaray’daki göçmen kardeşlerimizin hayatlarından, hayallerinden kısa kesitler yer alacak bu yazımızda.

İlk misafirimiz Aksaray Üniversitesi öğrencilerinden Pakistanlı Muhammed. Aksaray’a geliş hikayesini samimi bir şekilde anlatmaya çalışıyor dili döndüğünce.

Ülkelerarası eğitim programlarından biriyle gelir Aksaray’a. Birçok ülkeye gitme ihtimali varken o, Aksaray’ı tercih eder ki bu seçiminde hayalindeki biyoteknoloji ve moleküler biyoloji okumak arzusunu söylemeden geçmek olmazdı.

Kardeşimiz 2015 Eylülünde gelmiş Aksaray’a ve doğal olarak o dönemde Türkçe de bilmiyormuş. Eylül 2015 -Mayıs 2016 arası dönemde Türkçe hazırlık okumuş ve bu süreç sonunda da kendini ifade edebilecek kadar Türkçe öğrenebilmiş; ancak yazmada ise sıkıntı çektiğini de ekliyor.

Çarşı -Pazar gibi yerlerde Türkçe’nin konuşuluyor olması onu zorlamış;ancak böyle olması Türkçe’yi rahat öğrenebilmesini de sağlamış.2 yıldır Aksaray’da yaşıyor ve Aksaray’ı ikinci evi, ikinci memleketi olarak gördüğünü söylüyor. Türkiye’nin diğer illerine gittiği dönemlerde Aksaray’ı özlüyormuş ve hemen geri dönmek istiyormuş.

Aksaray Üniversitesi’nin yeni kurulmuş olması zihninde birtakım soru işaretlerine  sebeb olmuş;ancak gelip gördükten sonra bu soruların yersiz olduğunu da anlamış.

Söylediğine göre Pakistanlılar da Azerbaycanlılar gibi Türkleri ayrı bir millet olarak görmüyorlarmış.”Biz bir millet iki devletiz” derlermiş. Sadece bayraklarının renklerinin yeşil olması farklılığını da ekliyor.

Evlerinde 5 Pakistanlı ve 1 Türkmen öğrenci arkadaş kalıyorlarmış. “Evde hangi dili konuşuyorsunuz?” soruma gülerek “Türkçe” diyor. Evdeki Türkmen arkadaşlarına birkaç kelime Urduca/Peştunca da öğretmişler.

Hem Aksaray’ın hem de Aksaray Üniversitesinin hızlı bir şekilde büyüdüğünü söylüyor. Üniversitede yeni fakültelerin açılması, modern binaların yapılması, olanakların gelişmesi bunun bir göstergesi diyor.

Kültürel farklılıklar ve evden uzakta olmaları öğrenciler için önemli bir stres kaynağıdır. O da geldiği ilk zamanlarda köşe başlarında bir Pakistanlı ile karşılaşma hayallerinden bahsediyor içi burkularak. Özlemin o dönem çekilmez bir hal aldığını söylüyor.

İklim ve kıyafet olarak çok zorlanmadıklarını, ancak “ekmek” konusunda zorlandıklarını söylüyor. Zira onlarda ekmek yufka şeklinde ve her yemek öncesi taze yapılıyormuş. Aksaray’da ise marketlerde toplu bir şekilde satıldığını ,geceden yapıldığını söylüyor.

Türkiye’deki şalvara benzer bir kıyafetleri, “kamiz” denilen uzun elbiselerinin olduğunu; benzerini Urfa’da gördüğünü söylüyor hatta Urfa’daki tepelerin kendi memleketine benzediğini de ekliyor.

Ülkelerin birbirine yaklaştığı şu zamanımızda kentimizin yeni sakinleri ile kardeşçe paylaşımlarımızın olacağını umut ediyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.