Anadolu Türkçesinin pek çok şivesi vardır, Isparta, Karadeniz şivesi, Trakya şivesi gibi. Aksaray şivesi de Türkçenin en dikkat çeken şivelerinden birisidir.
Tarihi eserlerimizi nasıl muhafaza ediyorsak şivelerimizi de öyle muhafaza etmeliyiz. Çünki bu şiveler bizim zenginliğimizdir, bu dil zenginliğimizi yazıya dökmesi de hiç kolay değildir. Çünki hiç bir alfabede bulunmayan harfler ağızda telaffuz edilir bazen. O yüzden duyarak öğrenmek başkadır.
- Bibi: Hala Carı:
- Çabuk Cilis: Tamamen
- Kümpür: Patates
- Çömçe: Kepçe
- Toyka: Dayak
- Toykalamak: Dayak atmak
- Kırmızı: Domates
- Frenk: Dotames. Olmamış domates
- Ağ Bakla: Kuru Fasulye, Beyaz fasulye
- Göv Bakla: Taze fasulye. Yeşil fasulye
- Tomas: Eskiden Ramazan’larda bir oyun
- Don: Şalvar
- Dimi: Kısa Şalvar
- Yazma: Oya. İnce örtü
- İçlik veya İşlik: Yakasız Gömlek
- Soyka: Ölü Elbisesi
- Nevazile: İnme.
- Griple karışık Ensi: İnme
- Pürçüklü: Havuç
- Zıbartmak: Zorla yatıp uyumak
- Bostan: Kavun, Karpuz Tarlası
- Kelek: Olmamış kavun
- Şalak: Olmamış Karpuz
- Dembeste: Saf
- Budala Guymak: Renksiz hamur yemeği
- Pelize: Pekmezli Hamur yemeği
- Essah: Gerçek
- Emmi: Amca
- Davar: Koyun-keçi karışımı sürü
- İnecik: Merdiven
- Yanoz: Ters huylu
- Mercimek cacığı: Madımak cacığı
- Elleham (Elam): Herhalde öyle vb.
- Gül cacığı: Kabak çiçeğinden yapılan yemek
- Gülük: Hindi.
- Çulluk İskemle: Sandalye
- Cenderme: Jandarma
- Dam: Evin üstü
- Dambaşı: Evin üstü
- Sülük: Süleyman
- Ferik: Erkeğe göre ikinci eş.
- Tuma: Geniş Şalvar
- Ikırcık Karanlık: Tan vakti öncesi
- Asuvata etmek: Alışveriş yapmak
- Melemürtlemek: Baştan savmak.
- Sulhane: Banyo ile tuvaletin aynı yerde olması
- Çağa: Küçük banyo
- Tahtabaş: Tahtadan vitrin
- Pelepüsür: Pasaklı.
- Kirli Çetene: Kenevir
- Tırampa: Değiştirme.
- Takas Yenge: Kardeş ve akraba hanımı dense de genelde gelin almaya giden hanımlar topluluğu. Yenge gitmek vs. denir.
- İrikmek: Şımarmak. Aşırı hareketlilik
- Hereni: Büyük tencere
- Teşt: Büyük leğen. Eskiden bağ bozumunda kullanılırdı.
- Fermano: Kadife yelek
- Al fike: Kırmızı veya kadife kadın şalvarı
- Şayak: Erkek şalvarı
- Yapma: İnce tezek
- Kemre: İnce tezek
- Övendere: Hayvanlar için ucu sivri değnek.
- Tönse: Ekin biçmek için ağırlık olsun diye bağlanan ıslatılan ot
- Göv: Mavinin açık renklisi. Gözler için kullanılır.
- Mavzer: Bir silah çeşidi
- Şahman: En kaliteli buğday çeşidi
- Haylamak: Bağırıp çağırmak
- Tırman: Tarlalar arasındaki ince sınır
- Gıgı: Yumurta
- Mero: Mevsimlik su bekçisi (Merav)
- Cerek: Evin tavanı
- Havlu: Avlu
- Yemlik: Sapları ince uzun yenen bir ot çeşidi
- Tülü: Yenilen bir ot çeşidi
- Çalık: Yenilen bir ot çeşidi
- Karakulak: Yenilen bir ot çeşidi
- Külle: Tandırın havalandırma yeri
- Üzlük: Topraktan yapılan küçük bir küp çeşidi
- Tandır: Ekmek yapılan ateşli kuyu, ocak
- Pin: Körpe kuzular için yapılan ağıl
- Hışır: Tarlada kalan ekin sapları
- Malağma: Geniş harman
- Aş: Yarmadan yapılan Yayla çorbası.
- Yarma: Buğdayın inceltilmişi
- Yoz: Kısır koyun
- Yazgatımı: Koyunların çiftleşme mevsimi ekim ayı
- Çencere: Tencere
- Gurk: Civcive yatmış tavuk
- Göbek: Ortaköy’de 1500 metrelik bir tepenin adı
- Şırahane: Şıra yapılan yer
- Göğçek: Daneleri ufak geç olgunlaşan pekmezlik bir üzüm çeşidi
- Köledoyuran: Daneleri iri ekşili bir üzüm çeşidi.
- Alaca: Erken olgunlaşan bir üzüm çeşidi. (Temmuz-Ağustosta)
- Dotdiri: Kısa şalvar
- Kolçak: Kolun kirlenmemesi için bir aksesuar.
- Sızgıt: Kuşbaşı şeklinde kavrulmuş, etin dondurulmuş hali.
- Kocabaş: Kuşbaşı etin kurutulmuş hali.
- Pezzik: Pancarın yaprakları
- Urgan: Kalın ip
- Kurna: Karanlık köşe. Evin en karanlık yeri
- Kupa: Çay bardağı
- Tufana: Taze. Tufana gelin diye de söylenir.
- İğ: İp örülen ince ağaç
- Tombak: Şişman
- Damızlık: Erkek hayvan.
- Boğa: Maya olarak kullanılacak yoğurt.
- Sütoyacak: Bir günlük yoğurt.
- Damızlık Buhare: Baca
- Keyiş: Kafir. Dinsiz. Sahtekar vb. anlamında
- Evlik: Oturma Odası. Misafir Odası karışımı
- Kömbe: Kabartılmış, mayalanmış ekmek.
- Kinos: Sahtekar, dolandırıcı, kurnaz, hileci
- Camekan: Büfe
- Ülüş: Yemek değiştirmek, Yemek yardımı yapmak
- Tentene: Yastık oyası
- Sallama: Örme boncuk
- Kösseğe: Ağaç maşa
- Dönderme: Yumurtalı hamur pişirmek
- Sedef: Parlak düğme
- Zavraklı: Süslü
- Tımbız: Ufak tefek yapılı
- Güdük: Kısa boylu
- Kazak: Su üstü köylerinde kısa boylu erkek deniyor.
- Kele: İşte, biri vs. anlamında
- Tedarik: Yemek açısından hazırlıklı bulunmak
- Verep: Yokuş
- Kınnap: Sağlam iplik
- Son kesti: En son doğan çocuk
- Ninnari: İnce yapılı
- Sıtara: Kıymetli
- Emeyarar: İşe yarar
- Giysinmek: Şımarmak. Övünmek Şitenmek: Şımarmak
- Elevay: Beceriksiz
- Esef etmek: Sitem etmek
- Badak: Kafir Lağ
- Kaldırmak: Alay etmek
- Yanırsağ: Aksi ters huylu
- Çaşarat: Kırık, dökük, ara bozucu da denir.
- Sırınsı et: Kurumuş et
- Çağsamak: Kırılıp dökülmek
- Ekenek: Ekilecek yer
- İvismek: Kümbetliler de dilenmeye gitmek.
- Karı Kağa: Zengin bilgili kadın
- Erem Ekem: Kendince önemli olmak
- Gedek: Başkasından beslenen, geçinen
- Hödük: Beceriksiz
- Boduk: Manda yavrusu.