Batum İzlenimleri -1-
(Bazılarının merakını baştan gidermek için söyleyeyim: Ben gezilerime cebimden ve senelik iznimden gidiyorum. Herhangi bir sponsorum da yok buna ihtiyacım da! Vakit ve nakit bulduğum sürece gezmek birinci önceliklerim arasındadır)
Batum bilindiği gibi son dönemlerde hep eğlence hayatıyla bilinir oldu. Ama bu şehrin de bir geçmişi var. Kumarhanelerinden başka yönleri de var. Yakın döneme kadar Osmanlı’nın bir parçası olan bu şehri epeydir merak ediyordum. İşin açıkçası dünyanın her yerini görmek istiyorum ama gezmek-görmek imkan meselesidir. Yakın ve vize istenmiyor olmasından dolayı Batum’u görmek istiyordum. Geçtiğimiz Nisan ayında çok uzun zamandır görüşmediğim Samsunlu asker arkadaşım Ahmet Duman Aksaray’a uğrayacağını ve müsait olunursa görüşebileceğimizi söyledi. Ahmet, Batum’da bir fabrikanın imalat müdürü. Batum’a beni davet etti. 6 Temmuz akşamı otobüs yolculuğu başladı. Ve yaklaşık 11 gibi Hopa’ya geldik. Yurtdışına çıkış harç pulu 15 TL olmuş. Yaklaşık bir saat sıra bekledikten sonra vizesiz hatta pasaportsuz girilebilen Gürcistan Kapısı’na geldim.
Arkadaşım kapıda bekliyordu. Hemen Batum’a hareket ettik. (Daha işin başında zarar etmek istemiyorsanız kapıda paranızı Lari’ye ya da dolara çevirmeyin. Merkezde istemediğiniz kadar döviz bürosu var) İlk iş kahvaltı yapmaktı tahmin edileceği gibi. (Gerçi öğle yemeği vaktiydi ve karnım da pek aç değildi ama arkadaşımın kahvaltı teklifi yemekten daha sağlıklı geldi) Türk Mahallesi diye bilinen ve limana-merkeze oldukça yakın muhitte birçok Türk işyeri var. Sadece Türkler değil aslında birçok farklı ülkeden Müslümanları da görebilirsiniz. Arhavi Restaurant’ta kahvaltımızı yaparken ezan okundu. İşin açıkçası hem şaşırdım hem de mutlu oldum.
Avrupa şehirlerini anımsattığını söyleyebileceğimiz Piazza Meydanı’nda otel, restaurant, pub, kafeler var.