Görenin Gözünü Oyan Cüce
Evvel zaman dışında, adam bulamazken yakında… Ayaklar baş; başlar ayak iken, deveye diken insana öpen yaranırken… Ben düşündükçe deli olup deliler akıllanırken şehrin birinde bir dev görünümlü cüce yaşarmış.
Ben diyeyim müdür siz deyin başkan. Ali desin alim Veli desin allame-i cihan!… Anlayın artık bu Cüce görünürde hem ulemadan hem de adammış ama gel gelelim hakikatte şeytana taş çıkarırmış.
Bir zamanlar Fegü diye bir adamın arkasından milyonlar yürümüş. O sırada Cüce de gitmiş Fegü’nün adamlarının yanına. İlk başta biraz masum, mazlum hatta saf biri göstermiş kendini. Bakmış ki tevazuyu takan yok hemen başlamış vaaz vermeye. Allah’tan girip peygamberden çıkıyormuş. Ebubekir, Ömer düşmüyormuş dilinden. Bal damlıyormuş dilinden. Cüce’ye “sen iyisi mi bizim vaizimiz ol” demişler birkaç hafta geçmeden. Bu da başlamış Fegü’nün adını peygamberden çok anmaya. Kimse de ne oluyor arkadaş dememiş. Cüce de coştukça coşmuş. Fegü pek uzakta yaşarmış. Taa denizaşırı bir ülkede malikanelerin malikanesinde el etek öptürürmüş. Cüce bir yolunu bulup Fegü’nün yanına gitmiş. İcazetini kuvvetlendirmiş. Yaşadığı şehre gelmeden namı gelmiş. Rütbesini artırmış. Daha evine girmeden bu Cüce gitmiş cehalet mabedine. Fegü’nün selamı bi tarafa size kokusunu getirdim filan der demez Cüce’nin atlamışlar üstüne.
Cüce’nin görüntüsü dev gibiymiş. Okuyan, millete yardım eden birisiymiş zahirde ama gel gör ki aslında bilgisi olanları dinleyip öğrendiğini satan bir pazarlamacıdan başka bir şey değilmiş. Falan zenginin millete ver dediği paranın yarısından fazlasını cebine atıp geri kalanı da kendi cebinden verir gibi şov yaparmış. Kendinden başkası eğer daha bilgiliyse onu türlü hilelerle bertaraf edermiş. Bu rezilliklerini görenin gözünü de oyarmış ki başkaları da cüceliğini ifşa etmeye cesaret edemesin.
Gel zaman git zaman devir değişmiş. Fegü’nün lambası patlamış. Boyası sökülmüş, makyajı dökülmüş. Fegü’yü sevenleri bir bir ne bir biri yahu bin bin atmışlar çukurlara. Cüce’yi de çağırmışlar mahkemeye. Nasıl ettiyse diğer cücelerle birlikte sıyrılmışlar cendereden. Başka cüceleri şikâyet edip kendilerinin Fegü’den ne kadar nefret ettiklerini anlatmışlar. Dönemin kadıları da inanmışlar bu cücelere. Görenin gözünü oyan Cüce bu defa da kendisini ifşa etme ihtimali olan olmayan ne kadar kişi varsa gözlerini oymaya başlamış.
Cüce’ye “Sen nasıl oldu da yeni devrin muteberi oldun? Bak biz halen yaşadığımıza şükrederken sen yine dev görünüyorsun. Bu nasıl yapabiliyorsun?” diye sormuşlar. Ne demiş olsa beğenirsiniz: “Aslında değişen bir şey yok. O zaman da birine tapılıyordu bugün de… O zaman da bilgiye, bilene, adam olana değil şarlatana, soytarıya hürmet ediliyordu şimdi de… Dün de s.kenin s.kini kesmeyip gözünü oyuyorlardı bugün de… Benim Cüce olduğumu sizden başka bilen yok mu? Elbette var. Fakat herkes ufacık menfaatleri için hırsızlığa, yalana-dolana göz yumarken ben de o gözü oyarım!..”
Mazlum YILMAZ