Güle Güle 2016 Hoş Geldin 2017

Hani ilk öğretim üçüncü sınıfa kadar dersliğimizin duvarında mevsim tablosu vardır. Eskiden “mevsim şeridi” iken , sonradan elips bir tabloya dönüştürülmüş olan; dört mevsimin,ayların günlerin tamamının olduğu resimli tablo.

Neden şeritken , yuvarlak bir konuma getirilmiştir? Aslında başlayan ve biten bir zaman diliminin  olmadığı, zamanın süreklilik gösterdiği vurgulanmak istenmiştir.

İlk öğretim üçe kadar olan çocuklarda soyut kavramı tam olarak algılanamadığından , soyut bir kavram olan “zaman” ;  şerit de olsa , elips de olsa  çocuklar için , çiçeklerin açtığı , kuzuların doğduğu , göçmen kuşların gittiği  , karın yağdığı , okulların tatil olduğu veya açıldığı dönemlerdir . Dolayısıyla sadece kuru ezber olarak , mevsimlerin , ayların günlerin adı saydırılır. Öğrendiği sadece zaman dilimlerine konulan isimlerdir ve “isim”olarak kalır.

“Yeni yıl” dendiğinde ; biraz daha özenle hazırlanmış bir sofrada , daha uzun saatler oturmaktan başka bir şey ifade etmez. Resim olarak da ; bitip giden yılı “yaşlı dede” olarak , yeni gelen yılı da “sepette bir bebek” olarak çizip üzerine de giden ve gelen yılın rakamsal adlarını yazıp ; “güle güle eski yıl” ve “hoş geldin yeni yıl” cümlelerini ekler… Eskiden kutlama kartları hazılarken , artık onu da “modası geçmiş” bir faaliyet olarak yapmamaktadır.

Çocuklar için durum böyleyken , biz yetişkinler için de bu zaman kavramı pek bir şey ifade ediyor mu bilemiyorum?

Gençler için yeni yılın yaklaştığı şu günlerin ne ifade ettiğini empati yaparak ve soruşturarak onlar adına dile getirsek: Sanırım umutsuz ve mutsuz cümleler kuracağımız kesin . Çok karamsar olmasak da ; kendimizi çok zorlasak da ne diyebiliriz ki ? “Hepinizin geleceği garanti altında , eğitim gerçekten parasız ve eşit… Sağlık , atama , istediğin mesleği yapabilme , okuyabilme…” gibi cümleler kuramayacağımız kesin.

Geriye doğru dönüp baktığımız , bitip giden bir yılın değerlendirildiği  ayların sonuna geldiğimiz  şu günlerde ; yurdumuzda neler oldu, dünyada neler oldu? Kendi yaşantımızda neler yaptık veya yapamadık ? Her Aralık Ayı’nda yaptığımız sadece budur. Ha bir de , yılbaşı bileti alabilirsek hayaller kurarız ve yeni yılın ilk gününde hayal kırıklığı yaşarız.

Sonuç olarak : Yapmak istediklerimiz “seneye” ertelenmiş , yaptıklarımız pek de istediğimiz gibi olmamıştır .

Dünyamız; parlak günler yaşamamış , yurdumuz bol ölümlü , acılı, terörlü , depremli  günler geçirmiş . Evlenmemiz , işe girmemiz , atanmamız , bebek sahibi olmamız , sigarayı bırakmamız , hatta yatmakta olan yaşlılarımızın  kurtuluş saydıkları ölüm ; “yeni yıla” kalmıştır .

Her “yeni yıl” tüm bu beklentilerin gerçekleşmesi umudunu taşır da; tıpkı elips hale getirilmiş mevsim şeritleri  gibi devamlılık arzeder ve eski yıl da yeni yıl da hep bir sonrakine benzeyerek devr-i daim eder.

Çocuklarımızın yaptığı resimler değişmez . Onlar büyür, onların çocukları aynı resimleri yapar. Ezberlenen gün , ay, mevsim isimlerini onlar çocuklarına ezberletir. Değişen yıl isimleri yeni dede resimlerine konur. Yeni bebek resimlerine yeni gelen yılın adı yazılır ve “HOŞ GELDİN” diye yazılır. Yeniden kuzular doğar, kelebekler çıkar, okullar açılır ve kapanır. Göçmen kuşlar gelir- gider… Değişen sadece ve sadece o yılın RAKAMSAL ADIDIR.

GÜLE GÜLE 2016, HOŞ GELDİN 2017!