Hayat
- 21 Kasım 2016 - 17:08
Kasım da gidiyor. Yılın son ayına geldik.
Hayat; Her mevsim, her ay bir telaş, bir güzellik, bir heyecen veya bir hüzün getirerek bizleri avutup; çaktırmadan ömrümüzü tırtıklıyor …
Kimimiz evlenme heyecanında , kimimiz çocuklarımızı evlendirme telaşında… Hastalıklar, ölümler, doğumlar, gelişler, gidişler. Okula başlamalar, mezuniyetler. İşe başlamalar, emeklilik…
” Hava soğudu, yağmur yağdı, yaprak döküldü, çiçek açtı, kedimiz yavruladı, offffffff çok sıcak…”
“Dizlerim ağrıdı, tümör bulundu, iyi huylu, her yeri sarmış, sigarayı bıraktım, spor yapmalıyım, ilaçlarla ayaktayım, tansiyonum yükseldi, şekerim çıktı, tuvaletimi tutamıyorum, her şeyi unutuyorum…” Cümlelerine yerini bırakarak günler geçmekte…
Bu konuşmalar yer değiştermekteyken aradaki sohbetler; araba , bilgisayar, ev kirası, loto ,ikramiye, kredi, ev aldım, taksit, arsa, okul , maaş, miras, bunalım, tatil, dersane… kelimelerini içerir.
Görüldüğü gibi hayat aslında bir paragraflık kelimeden ibarettir. Geçen seneye kıyaslarsak, bu sene ne değişmiştir? Sadece kelimelerimizin içeriği. Kendimizi kastık, üzüldük sevindik, ağladık, bunalıma girdik, psikoloğa gittik, çok sevindik, çok bozulduk, derken her şey olacağına vardı.
Hayat yapacağını yaptı. Yüzümüze bir kaç çizgi, saçımıza bir kaç beyaz daha attı ve gülümseyerek bir meltem gibi yanağımızı okşayıp geçip gitti.
Geçip giderken yanağımızdan bir makas aldı veya saçımızı okşayıp; “n’aber?” derken biz ; doğum günü, bayram kutlamakta, cenaze kaldırmakta, yılbaşı hazırlığı yapmakta veya “akşam ne yesek” diye düşünmekteydik. Birbirimize hırslanmakta, kıskanmakta, belki de aşık olmaktaydık?
Kocalalar karılanı aldatmakta, katiller adam öldürmekteydi. Ömür boyu hapis cezası almaktaydı mahkum, göçmen kuşlar uzak ülkelere kanat çırpmaktaydı.
Güneş tutulmakta veya bir yerlerde deprem olmaktaydı. Uçak düşmekte, hortuma kapılmış, selde sürüklenmiş insanlar vardı o dakikalarda yer yüzünün bir yerlerinde.
Film şeridi gibi geçmekteydi ömürleri, bir kaç saniyeye sığarak beyinlerinden… O hep anlatılan ışık görülmekteydi o karanlık koridorun sonundan…
Çiçekler gülden, karanfilden kasımpatılara dönüşmekteyken, meyveler; üzümden portakala… Giysiler penyeden yünlülere, terlikler çizmelere… Her şey gün dönümü gibi yer değiştire değiştire yok olmaktayken arkamıza bir bakmaktayız ki; ne çabuk olmuş her şey?
Hakikaten bir sayfa bile dolduracak bir şey yaşamamışım; yaşamamışız…
Hani derler ya yaşlılar; “ohhoooo sen gelirken biz gidiyorduk.” Biz bunları konuşurken şu dakikalarda kaç bebek doğdu? Ve kaç kişi hayata veda etti?
- Bir Yıl Daha Biterken - 27 Aralık 2018
- Aksaray’da Sanat - 18 Ekim 2018
- Çocuk ve Resim - 5 Haziran 2018
- Baharımız ve Seçim Kirliliği - 1 Mayıs 2018
- Anne Kız Gezdik - 18 Nisan 2018
- Bir Sabah - 24 Şubat 2018
- Sonsuzluğun Sonu - 18 Aralık 2017
- Kış Dileği - 12 Aralık 2017
- Gelinlik ve Kefen - 6 Aralık 2017
- Keşke - 23 Kasım 2017
- Cumhuriyet - 26 Ekim 2017
- Artık Biz Eski Biz Değiliz - 10 Ekim 2017
- Yağmur Damlaları - 3 Ekim 2017
- Yol - 12 Temmuz 2017
- Yaşamanın Yudum Hâli - 10 Temmuz 2017
- Sıcak… Çok Sıcak… - 3 Temmuz 2017
- Tükenme - 21 Haziran 2017
- Bayramlarımı Geri İstiyorum - 20 Mayıs 2017
- Çok Geç - 14 Mayıs 2017
- Anneye Hediye - 9 Mayıs 2017
Hisseden duyan bir yazı. Tebrik ediyorum. Güzel bir kızıldereli atasözü vardır.
” Konuşmayan insan ile havlamayan köpekten korkun ”
Yazmaktan korkmamak gerek. Ancak çok gerçekçi, geleceğe umut taşıyan mesajlara da ihtiyacımız var.İsminizi bir yerde görüyorum. Tekrar tebrik ediyorum.
Teşekkürler Sn Perek .
Esenlikler diliyorum.