Dolar 32,5071
Euro 34,9040
Altın 2.436,16
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 27°C
Az Bulutlu
Aksaray
27°C
Az Bulutlu
Cts 27°C
Paz 26°C
Pts 21°C
Sal 20°C

İstanbul Aksaray’ını Kuranlar Kadim Aksaraylılardır!

Tarihçi - Araştırmacı
28 Ağustos 2023 16:35

Aksaraylıyım diyen birisine “hangi Aksaray?” diye sorulmasına sebep İstanbul’daki Aksaray’dır. En az Aksaray şehri kadar meşhur İstanbul’daki Aksaray’ın doğuş hikâyesinin temelinde de yine -kadim şehir- Aksaray vardır.

Görsel 1: İstanbul Aksaray’ından bir görünüm

Görsel 1: İstanbul Aksaray’ından bir görünüm

Antik dönemde Garsauritis bölgesinin başkenti olan Aksaray’ın aynı zamanda Hititler zamanında Nenessa-Nenossos ve Asur metinlerinde geçen Şinakatum-Şinuktu olduğu da araştırmacılar tarafından iddia edilmektedir. Bunun yanında Naram-Sin’den söz eden eski bir Hitit metninde yer alan Kurşaura isminin de Aksaray’ın eski olduğu düşünülmektedir. Bu isim (Kurşaura) sonradan Garsaura’ya dönüşmüştür. Bu bilgi Strabon’un eserinde yer almaktadır. Yaklaşık iki bin yıl boyunca Aksaray’a “Garsaura” denilmiştir. Günümüzdeki isminin kaynağı ise Kral Archelaus’tur. Şükrü H. Akalın bu konuda “Aksaray isminin kaynağı Kapadokya kralı Archelaus -M.S. 17- ile bağlantılıdır. Özellikle tüccarların kullandığı yol güzergâhında olan bu şehre verdiği önemden dolayı “Archelaus’un şehri” manasında Archelais (Ἀρχελαΐς) denmiştir. Bu isim Aksaray’ın iki bin sene evvelki adı olmuştur” demektedir.

Anadolu’nun Selçuklular tarafından fethedilmesinden asırlar önce (M.S. 593) bir sikke üzerindeki “Aksara” kelimesi Aksaray’ın Selçuklular döneminde beyaz taşlardan yapılan bir saraydan ismini almadığını gösteren önemli bir delildir. Zaten Selçukluların Aksaray’ı fethinden önceki haritalarda ve kitaplarda -özellikle Bizans döneminde- To/Ta Aksara ya da Taksara olarak yazılıdır. Selçuklular bu ismi Ak-sera demiştir. Osmanlı Devleti’nin önemli tarihçilerinden olan Aşıkpaşa-zâde’nin eserinde Aksaray olarak yazılmıştır.

Görsel 2: Aksaray şehrinden bir görünüm

Görsel 2: Aksaray şehrinden bir görünüm

Aksaray, Malazgirt Zaferi’nden altı yıl sonra Türklerin egemenliğine giren bir şehirdir. Bizans’tan alınan şehrin imarı ve ihyası için Selçukluların gayretleri halen somut bir şekilde görülmektedir. Sultan Mesut döneminde başlayan imar II. Kılıç Arslan ile hızlanmıştır. Camiler, kervansaraylar, bedestenler, saray, hamam gibi birçok eserden başka Aksaray kalesinin daha sağlam hale getirilmesi de yine II. Kılıç Arslan’ın saltanat yıllarında yapılmıştır. Bu dönemde şehre Darü’z-Zafer, Şehr-i Süleha gibi unvanlar verilmiştir.

I.Alaaddin Keykubad döneminde de Aksaray’da inkişaf etmiştir. Sanat tarihçisi Z. Erdal’ın tespitlerine göre Konya-Aksarayarasına Sultan Hanı, Aksaray-Nevşehir arasında Alayhan ve Ağzıkara Han, şehir merkezinde Kızıl/Eğri Minare, Yıkık (Sırçalı) Minare, Cıncıklı Mescid, Ebubekiriyye Medresesi, Seyfiyye Medresesi, Darü’ş-şifa, Başköprü ve Ervah Tepe Türbesi yapılmıştır. Selçukların saltanatı çok uzun sürmemiş ve tarih sahnesinden çekilmelerinden bile önce Anadolu’da kargaşa yaşanmıştır. Sonrasında da bilindiği gibi beylikler dönemi başlamıştır. Bu yıllarda Aksaray, bazen beylikler bazen de Moğolların hakimiyetinde kalmıştır.

Aksaray’da bu dönemde Eratnalılar ve Karamanoğullarının izleri vardır. Zinciriye Medresesi örneğinde olduğu gibi araştırmacılardan bazıları Eratnalılar derken bazıları da Karamanoğulları döneminde yapıldığını iddia etmektedir. Bu konularda netlik ancak belgeyle, kitabeyle olacaktır. Şimdilik bazı tarihî mevzularda tartışma devam edeceğe benziyor. Fakat burada asıl mesele Anadolu’nun tamamında ya da diğer yerlerinde neler olduğunu hatırlamak gerekir.

Beylikler kendi aralarında savaşırken Osmanlı Devleti bilindiği gibi Anadolu’nun diğer ucunda Doğu Roma ile mücadele ediyordu. Osmanlı Devleti’nin en büyük hedeflerinden birisi Kostantinopolis’i almaktı. Devletin güçlendiği yıllarda I. Bayezid tarafından iki defa kuşatıldı daha sonra Musa Çelebi ve II. Murat da denedi Kostantinopolis’i almayı… Bu zor işi başarmak 29 Mayıs 1453 ‘te II. Mehmet’e nasip olmuştur. Zaten bilindiği gibi de bu fetih sonrasında Fatih unvanını almıştır. Fakat Fatih kuru bir cihangirlik davasında değildi. Kostantinopolis’i İstanbul yani Türk ve Müslüman şehri yapmak istiyordu. İşte bunun için Fatih Sultan Mehmet çok zekice bir yol düşünerek Kostantinopolis’e Anadolu’dan Müslüman nüfus taşımıştır. Fatih’in asıl hedefi İstanbul’un ebediyen Müslüman-Türk şehri kalmasıydı.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un eskiden olduğu gibi hem metropol hem de kozmopolit olmasını istiyordu. Çok uluslu yapının aslî unsurun Türklerden müteşekkil olması ise asıl hedefiydi. Bunların yanında bir de doğudan ve batıdan gelecek saldırı tehditleriyle de mücadele ediyordu. Anadolu Selçuklarının tarih sahnesinden çekilmesinden sonra bu boşluğu doldurmak isteyen Karamanoğulları fırsat buldukça en ciddi rakip olarak gördükleri Osmanoğullarına karşı galip gelmenin yollarını arıyorlardı. Karaman tahtına Osmanlı Devleti’nin desteğiyle oturan Pir Ahmet Bey, Akkoyunlular ve Venedikliler ile birlikte saldırıya geçince Fatih de karşı sefer düzenlemiştir. 1467 yılındaki bu savaştan galip çıkan Fatih, ikide bir sorun yaşamak yerine problemi daha kalıcı çözmek için İshak Paşa’ya, Karamanoğullarının nüfusunun ve nüfuzunun olduğu yerlerdeki halkın İstanbul’a göç ettirilmesi emrini vermiştir. Göç ettirilen yerler arasında Aksaray da vardır.

O yıllarda yaşayan tarihçi Aşıkpaşa-zâde bu hadiseyi aynen şöyle anlatmaktadır: “Hünkâr, İshak Paşa’ya emretti: “Sen var! Karamanoğlu’nu ilden çıkar, bu devletsiz Rum, Karaman’da hayli bedbahtlıklar eyledi” dedi. “Şimdi sen var, içinden müfsidini çıkar” dedi. İshak Paşa yürüdü, Larende’ye vardı; oradan sürdü. İçil’e girdi. Karamanoğlu kaçtı, Uzun Hasan’a gitti. İshak Paşa Aksaray’a geldi. Padişah, “Aksaray’dan ev sür, İstanbul’a getir” diye emretti. İshak Paşa padişahın emrini yerine getirdi. Şimdiki Aksaraylı Mahallesi, İshak Paşa’nın sürüp getirdiği halktır”. (Aşık Paşaoğlu, 1991:217). Başka kitaplarda da aynı konuya dair bilgi bulunmaktadır. Aşağıdaki sayfada, Oruç Bey tarihinden (84a) alınmıştır ve Aksaraylıların İstanbul’a zorunlu hicretinden de bahsetmektedir.

Belge 1: Oruç Bey Tarihinden bir sayfa

Belge 1: Oruç Bey Tarihinden bir sayfa

II.Bayezid devrinde Karamanoğlu Kasım Bey, Cem Sultan tarafını tutarak başkaldırmış, Aksaray halkını da kendisine katılmaya çağırmıştır. Ancak Aksaraylılar iktidardan yana tavır alarak, II. Bayezid’e sadık kalmışlardır. II. Bayezid de bu tutum karşısında Aksaraylıları vergilerden belli bir dönem muaf tutmuştur (BOA, TT. d , 455, s. 571-580). O dönemde Aksaray’ın nüfusu 7 bin kadardır.

Belge 2: T.C. Cumhurbaşkanlığı Arşivindeki tahrir defterlerinden birinde Aksaraylıların vergiden muaf tutulmasına dair kayıtta şöyle yazılıdır: “Nefs-i Aksaray halkı Cem Çelebi merkûm ile Karamanoğlu üzerlerine gelicek istikâmet etdükleri sebebden avârızdan mu’âfiyet içün Sultan Bayezid Han’dan mu’âfiyetnâme verilmiş ve ba’zı pâdişâh-ı âlem-penâhdan mukarrer nâme verilmiş”. (BOA, TT. d , 455, s. 571-580)

Belge 2: T.C. Cumhurbaşkanlığı Arşivindeki tahrir defterlerinden birinde Aksaraylıların vergiden muaf tutulmasına dair kayıtta şöyle yazılıdır: “Nefs-i Aksaray halkı Cem Çelebi merkûm ile Karamanoğlu üzerlerine gelicek istikâmet etdükleri sebebden avârızdan mu’âfiyet içün Sultan Bayezid Han’dan mu’âfiyetnâme verilmiş ve ba’zı pâdişâh-ı âlem-penâhdan mukarrer nâme verilmiş”. (BOA, TT. d , 455, s. 571-580)

İstanbul’daki Aksaray semtine dair…

Fatih Sultan Mehmet başka bir ifadeyle Osmanlı Devleti, uyguladığı bu politika ile İstanbul’un Müslüman-Türk nüfusa hızlı bir şekilde kavuşmasını ve Karamanoğullarının potansiyel insan/asker gücünü kırmasıyla bir taşla iki kuş vurmuştur fakat Aksaraylıların bu mecburî hicretinden dolayı tahmin edileceği gibi şehir küçülmüştür. Mahalleler o kadar boşalmıştır ki eşkıyaların saldırabileceği bir hedef haline gelmekten kurtulamamıştır. O günleri bizzat yaşayanlardan birisi de Somuncu Baba’nın oğlu Yusuf Hakiki Baba’dır. Zorunlu hicretten dolayı küçülen şehrin durumuna üzülen Yusuf Hakiki Baba, tepkisini bir şiirle göstermiştir. Hakiki konusundaki uzmanlardan Erdoğan Boz’un eserinde bu şiirin günümüz Türkçesi bulunmaktadır:

Vilayetin (Karaman’ın) Durumundan Şikâyet

Karaman, Türk ve Tatar’ın elinde perişan olup talihsiz bir şekilde baştanbaşa yıkıldı.

Eyvah, şu bağrı kan olmuş Karaman halkı, zulüm ile her türlü sıkıntı ve zahmeti çekip inler.

Karaman bu bela değirmeninin altına düşüp sanki un gibi öğünür.

Allah’ın kahır denizi hareketlenip niçin çalkalanır?

Karaman hareketsiz kalıp bu dalgaların sâkini olmuştur (dalgalara kapılmıştır). 

Gerçi Karaman halkı, dinde (dini konularda) ve garazkâr hilede câhil ise (de) böbürlenmede hüner sahibidir.

Ne iyileşmeye ne de düzelmeye istekli bir kişi kaldı, kalpler karardı.

Karaman (kara bir) renk (ton) oldu.

Ne bilgisiyle iş yapan bilgin ne de gönül sahibi bir insan kaldı.

Şimdi Karaman bîsütun dağı gibi yıkılır.

Karaman halkının kimisi kurt kimisi de koyun olup birbirini yer oldu, yıkıldı, perişan oldu.

Gücü yeten kişiler dört bir tarafı ele geçirip yer içer.

Karaman yol kesenlere sofra oldu.

Acaba hayal miydi, nerede o güzellikler?

Bugün Karaman sanki bir oyun gibi dağıldı (gitti).

Karaman gayrette (çok) aşağı olduğu için Allah’ın yardımı ve bağışlayıcılığının yetişmesine imkân olamadı.

Karaman yine birlik olup; kararlı, önceki (gibi) hoş, emin ve adalet içinde rahat olabilseydi.

Hakikî söyler; İlahî, Karaman felek gibi baştanbaşa göz olup yardımını gözler (bekler).

Harita 1: Eski bir haritada Aksaray ve çevresi

Harita 1: Eski bir haritada Aksaray ve çevresi

Yusuf Hakiki Baba, Karamanoğulları döneminde daha mutlu olduklarını, Osmanlı Devleti’nin ilhakından sonra durumun tersine dönmesinden şikayetçidir.

İstanbul Aksaray’ı neden bu kadar meşhur diye akıllara bir soru muhakkak gelecektir. Bunun birçok sebebi var elbette ama 1980’li yıllardaki bavul ticaretinin merkezlerinden birisi İstanbul Aksaray’ı olduğundan hafızalarda menfi bir çağrışım yapar. Özellikle kırklı yaşların üzerindekiler Şener Şen ile İlyas Salman’ın başrollerini paylaştığı Çiçek Abbas filminden de Aksaray’ı hatırlarlar.  Biliyorsunuz minibüsler Aksaray-Alibeyköy hattı arasında çalışmaktadır ve rekabetin kızıştığı anlarda “Aksaray, Aksaray, Aksaray” diye defalarca bağırılır. O kadar ki sesler kısılana kadar Aksaray derler. Bu bölüm seyircinin aklında kalan en önemli sahnelerden birisidir. Elbette burada sıkça duyulan Aksaray’ın İstanbul’daki Aksaray olduğunu bildiklerinden yeni tanıştıkları kadim Aksaraylılara “hangi Aksaray?” sorusunu refleks olarak soruyor olabilirler.

İstanbul’a zorunlu olarak götürülen hemşehrilerinden sonra Aksaray şehri…

1518 tarihli Tahrir Defteri’ne göre Aksaray şehri mahalleleri ve nüfusları hakkında defterde verilen rakamlara göre Aksaray şehrinde 1099 ev, yaklaşık olarak da 7 bin kadar nüfus bulunuyordu. Nüfusun (hanelerin) mahallelere göre dağılımını doktora tezimden iktibas ediyorum:

Mahalle Adı Hane Sayısı
Sofular 20
Sebil (diğer adıyla Fakih) 32
Çerdiğin 28
Meydan 42
İbrahim Hoca 14
Şeyh Ali Gaznevî 26
Kiçikapu 50
Zincirlü 67
Mevlâna Yakub 9
Terhacı ve Debbâğân 49
Taşpazar 22
Teşviş 24
Şamlu 31
Bezpazar (?) 25
Emirze/Emir Mirza 28
Hacı Hasan 26
Cami 43
Yenice 27
Konya Kapısı (diğer adı Mehmet Çelebi) 44
Minarecik 18
Veled Halil 23
Paşacık 23
Çukur 22
Bölücek (diğer adı Göktaş) 52
Boyacı Ali 10
Tımarhane 6
Muhsin Çelebi 24
Gaznevî Hasan 43
Şücaeddin (diğer adı Emir Fakih) 44
Kızılcaköy 29
Cami-i Celal 35
Çavuşlu 24
Deveciyan 61
Kavakca? 17
Kurupelid 12
Eski Ahur 11
Hacı Rükneddin 11
Veled İsa 29

Aksaray’dan İstanbul’a mecburi hicret olmasaydı nüfus tahmin edileceği gibi bu tablodan daha farklı olurdu. Yine burada başka bir konu dikkatinizi çekmiştir. Aksaray’dan, 1470’te gidenlerden sonra birçok mahallenin nüfusunun çok azalması sebebiyle geriye kalanların eşkıya saldırılarından korunmak için bir arada yaşadığı ve mahallenin adının da “Kalanlar” olduğu söylenir. Bu anlatımı zamanında ben de doğru sanmıştım. Aksaray’dan İstanbul’a mecburi hicretin kesin olduğunu bildiğimizden Kalanlar Mahallesi hikayesi inandırıcı gelmişti. Bununla ilgili belge de aradım ama bulamamıştım. İşte yukarıdaki tablo bu hususu yeniden düşünmeyi gerektiriyor. 1518 tarihli sayıma göre Aksaray’ın 38 mahallesi var ama bunlar içinde Kalanlar yok! Şunu da hemen ilave etmek gerekir ki daha sonraki tarihli belgelerde mahallenin adı Kalınlar olarak yazılmıştır.

1649 ya da 1650 yılında Evliya Çelebi Aksaray’a da gelmiştir. Şehirdeki mahalle isimlerini yazarken Kalanlar yerine Kalınlar demiştir. Diğer mahalle isimlerini merak edenler için mezkûr eserden iktibas edeyim: Kârhane, Cuvallakı, Sofular, Çömlekçiler, Şeyhli, Tımarhane, Kızılca, Kalınlar, Vildan Gülü, Meydan, Bilecik, Pamukçular, Şeyh Gaznevi, Terhacı, Paşacık, Gergi, Cami-i Kebir, Bab-ı Sağir, Hacı Fikreddin, Borapazarı, Ereğli Kapısı, Yandili, Zencirli, Kaval, Taşpazarı, Pandyal. (Evliya Çelebi, C.III, 1999: 116).

Burada demek istediğim şehirde uzunca zamandır anlatılan Kalanlar Mahallesi tarihçesinin ya da hikayesinin hakikate uymadığıdır.

İstanbul’daki Laleli, Sofular, Ortaköy ile Aksaray şehrinin bir bağlantısı var mı?

İstanbul’daki Laleli, Sofular, Kurtuluş, Ortaköy’ün ismi de Aksaray ile mi bağlantılıdır yani Aksaray’dan gidenlerin vesilesiyle mi bu isimler konulmuştur diye bana yıllardır sorulur. Pek çok kişi de şeksiz şüphesiz anlatır. Pekâlâ bu ne kadar doğru? Dönemin önemli kitaplarında Aksaray semti haricinde başka bir isim geçmez. Ortaköy, Laleli, Kurtuluş, Sofular bunlar tamamen isim benzerliğidir. Türkiye’de yüzün üzerinde Ortaköy var. Kimi kasaba kimi ilçedir. Ortaköy iki uzak yerleşimin ortasındaki yerleşime verilmiş isimdir. 1950’ye kadar Aksaray’da Laleli ve Kurtuluş isimli mahalleler yoktu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.