Korkunun Gölgesi
Gidiyorum, bir mağaradan diğerine.
Zaman zaman köpekler görüyorum, irili ufaklı, sessiz.
Bazen aslan, nadiren de koyun ve sığır.
Sürekli yürüyorum, denizden, karadan, sularda çoğunlukla dipten.
Etrafımda balıklar ölü ve diri, bakıyorum ya da dokunuyorum.
Akarsuları içiyorum, üzerine bir kâse süt.
Yediğim lezzetli, çeşit çeşit yemekler ne ala.
***
Mavi gezegeni izliyorum bilye misali, fezadan.
Buz kesmiş denizler üzerinde adımlıyorum kıtaları.
Bilmediğim yerde kule, uçarak çıkıyorum tepesine.
İçinde su dolu, sıcak ve buharlı değilse, soğuk ve berrak.
Düştüm havuzun içine üryan, zıplıyorum neşeyle.
Beni gözetliyor bir çift kıskanç ecnebi göz.
***
Ölmüş dedemi görüyorum, yere kilim sermekle meşgul.
Biraz boş yer kaldı, yerden yükselen ışıklı halı.
Büyük büyük anneme rastladım, karlı bir akşamüstü,
Sarıldı boynuma, dövündü dövündü, bastı feryadı!
Evlatlarım nerde? Diye. Sarsıldım, olabildiğince.
***
Durmadan çalışıyorum.
Düşüncelerimi resmediyorum her gece.
Ey hakikat! Yarım kaldı korkunun resmi.
Beni saldın dertten derde, debelenip duruyorum,
Hep gölgende, korkunun gölgesinde…
Mustafa Yumuşak