Dolar 32,5431
Euro 34,9157
Altın 2.429,23
BİST 9.699,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Aksaray 30°C
Az Bulutlu
Aksaray
30°C
Az Bulutlu
Cum 27°C
Cts 27°C
Paz 26°C
Pts 23°C

Osmanlıca Üzerinden Dil Tartışmaları

Tarihçi - Araştırmacı
12 Mart 2019 10:15

Birkaç gündür yazamadım, çünkü “Uluslararası Milli Mücadelede Servetiye Cephesi ve Kocaeli Tarihi – Kültürü Sempozyumu – VI”da idim. “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Hukuk Penceresinden Kocaeli” başlıklı bildirimi sunmak için Cuma günü oradaydım. Cuma günü “Kara Fatma” isimli bir tiyatro oyunu ilk defa sahneye kondu. İstiklal Harbi’nin önemli şahsiyetlerinden olan Fatma Seher hanımın hayatının, mücadelesinin anlatıldığı oyun harikaydı. Dekoru, kostümleri, efektleri ve daha nice özellikleri ile izleyenlerin tüylerini diken diken eden, bazen güldürüp bazen de ağlatan harika bir oyundu. Ben tebliğimi sunarken Aksaray’dan da bahsettim. İzleyiciler arasında bir hemşehrimiz de varmış. Memleketinin adını duyan hanımefendinin gözlerindeki sevinç görülmeye değerdi. Aksaray’ın ilk valisi Abdullah Sabri Bey’in 1890’ların sonlarında yazdığı ve benim yayına hazırladığım “Manzum Osmanlı Tarihi” isimli kitabı Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya hediye ettim. Kısacası 8-10 Mart 2019 arasındaki üç gün dolu dolu geçti.

*

Sıklıkla şahit olduğum tartışmalardan birisine bazen de ben de dahil oluyorum. Bu tartışma “Osmanlıca bilen Kur’an-ı Kerim’i anlayabilir mi?” suali üzerinden başlayıp 1928 Harf inkılabına gerekli-gereksiz sövme ve övmeyle hararetleniyor ve genelde tarafların birbirini kırmasıyla bitiyor. Daha doğrusu iki kişi arasındaki tartışma mecburen sonlanıyor. Ya değilse bu tartışma başta olmak üzere yakın dönem tarihinin tartışmaları bitmediği gibi her geçen gün daha da girift hale geliyor veya getiriliyor.

Halbuki insanımız gerçeği öğrenmek istese ilmî bir kitap okur en azından. Kendi görüşüne yakın birisinin ya da birilerinin yorumlarına dayanarak konuşmaz. Konuşmak da değil aslında bu adeta slogan atmaya benziyor. Osmanlıca dediğimiz bir dil değildir. Bildiğimiz Türkçe’dir. Hadi biz buna Osmanlı Türkçesi diyelim. Osmanlıca diye yanlış ama genel olarak tabir edilen bu kavramdan ziyade özüne bakalım. Osmanlı Türkçesi Arap harfleriyle yazılan bir Türkçe’dir. Ve şunu da unutmayalım ki Arapça’da olmayan harfler de vardır. Arapların kullanmadığı ama bizim yani Türklerin kullandığı harf vardır. Bizim fonetiğimize uygun olan bir “Türk kefi” vardır. Buna “nazal nun” da denilir. Genizden çıkan “n” sesinden bahsediyorum. Hani “sana”, “bana” ya da “onun” derken farklı bir “n” sesi çıkarıyoruz. İşte bu tamamen Türkler’e özgü bir sestir ve bunun karşılığı Arap harflerinde yoktur. Yine “p”, “ç” ve “j” de Arap harfleri arasında yoktur ama Osmanlı Türkçesi metinlerde sıklıkla görürüz. Kısacası Osmanlıca denilen, yani sonundaki -ca ekine bakıp “Türkçe”, “Almanca” ya da “Arapça” gibi Osmanlıların da “Osmanlıca” diye bir dili olduğunu sananlar ya da bunu yutturmaya çalışanlar fena halde yanılıyorlar.

Kur’an-ı Kerim de dünyanın bildiği gibi Arapçadır. Osmanlı Türkçesi metni okuyanlar, yani eski harfli Türkçeyi okuyanlar Arapça olan Kur’an’ı anlayabilir mi? Elbette anlayamaz. Elmayla armudu karıştırmak gibidir aslında durum ama çoğunun umurunda değil. “Yeter ki okumayı, araştırmayı sevmeyenlerin kafası karışsın” diye düşünenlerin işine gelen bu durumu daha iyi anlamak için bunu iddia edenlere, yani “Osmanlıca okuyan Kur’an’ı da anlar!” diye ahkam kesenlere şöyle bir sorunuz olsun: Madem sen Osmanlıca okuyorsun. Kur’anı oku ve anla da görelim?

Bu mümkün değildir. Arap harflerini tanımak, üstün, esre ve ötre ile yani harekelerle doğru sesleri çıkarmak demek Kur’an’ı anlamak değildir. Bu sadece üzerinden okumak demektir. Asırlarca bazı alimler bazı kelimelerin ne anlama geldiğini tartışırken, bazılarının “15 dakikada Osmanlıca öğretiyoruz” iddiasına kanıp “vay be, demek ki Osmanlıca bu kadar kolayken bizi tarihimizden koparmışlar” kolaycılığına kaçmanın mantığı yoktur. Öyle 15 dakikada öğrenmek filan beyhude bir iddiadır. Harfleri tanımak ve birkaç kelimeyi okumak Osmanlı Türkçesi metinini günümüzdeki gibi gazete okur-anlar anlamına gelmez.

Evet, tekrar ediyorum ki Osmanlıca okuyan Kur’an’ı anlamaz. Başka bir ifadeyle anlayamaz. Çünkü Kur’an-ı Kerim Arapçadır. Öz dili Arapça olanlar dahi anlayamadıkları o kadar Ayet-i Kerime’den dem vururken halen bazılarının “1928 öncesinde Kur’an-ı tüm Osmanlı vatandaşı anlıyordu” yalanlarını da başka bir vakit yazayım.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.