Siber güvenliksiz dijitalleşme yatırımları kurumların bütçesine zarar veriyor

Micro Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü Deniz Kırca, tehditlerin dijital olduğu yerde güvenliğin de dijital olması gerektiğini belirterek, şirketlerden yalnızca 3’te 1’inin yapay zeka ve otomasyon yatırımının yanında siber güvenliği de düşündüğünü söyledi. Kırca, siber güvenlik yatırımını gerçekleştirmeden yapay zeka ve otomasyon sistemine geçmenin şirketleri taarruza daha açık hale getirdiğinin de altını çizdi. Banttan indirilemeyen bir araba için üreticilerin 10.000 Euro ziyan ettiğini vurgulayan Kırca “Siber güvenliksiz yapay zeka ve otomasyon yatırımları bilançoya ziyan olarak yazılıyor. Bu üç yatırımı birbirinden ayırmadan yapmak en güzel çözüm” dedi.

Yapay zeka konusunda bugüne kadar yayınlanmış en kapsamlı araştırmayı kamuoyuna duyuran Stanford Üniversitesi’nin datalarına nazaran; üretimde bu teknolojiyi kullananların oranı dünya genelinde yüzde 58’e ulaştı. Birebir araştırmaya nazaran yapay zeka kullanımı yıldan yıla yaygınlığını sürdürürken, başta sanayi, üretim kuruluşlarıyla finans ve e-ticaret siteleri de sistemlerini yapay zeka ile donatıyor. 2019 yılında yapay zeka yatırımlarının 70 milyar doları geçtiği tespit edilen araştırmada, bu yatırımın 2020’de katlanarak artacağı öngörüldü. Covid-19’un tesiriyle dijitalleşmenin artmasına paralel olarak sayının 100 milyar dolara ulaşmış olabileceği düşünülüyor. Öte yandan insansız fabrikaların otomasyon sistemiyle donatılması konusunda ise dünyada bir yarış kelam konusu. Buna nazaran otomasyon konusunda en önde olan ülkeler ise Çin, Japonya, ABD, Güney Kore ve Almanya olarak tespit edildi. Sayılan bu ülkeler dünya sanayi üretiminin yüzde 70’inden fazlasını gerçekleştiriyor. Covid-19 günlerinde insanların yakalandığı bu hastalık nedeniyle dünya üretim devleri yeni önlemler alacağını duyurdu. Böylelikle sırf fabrikalarda değil, TIR’lar başta olmak üzere tüm tedarik ve depolama zincirlerinde de yapay zeka ile donatılmış, uzaktan denetim edilen araçların kullanılması planlanıyor. Yeni salgınlar karşısında dünya iktisadının durmaması için dijitalleşmenin bu gelişmelerle katlanarak artması bekleniyor. Bugüne kadar birçok kıymetli şirket de, bu alanda yatırımlar yapacaklarını ve Ar-Ge’yi geliştireceklerini açıkladı.

Türkiye taarruz altında

Dijitalleşmedeki bu süratli seyir, beraberinde siber güvenliği de getiriyor. Güvenliğin dijital hale gelmesi olarak tanımlanan bu savunma düzeneğinin kurulmaması ise yapay zeka ve otomasyon ile çalışan uzay teknolojisine sahip sistemleri fonksiyonsuz kılıyor. Dünya genelinde günde 2.000 siber hücum gerçekleşiyor. Gerçekleştirilen incelemelere nazaran Covid-19’un dünyayı esir aldığı, üretim ve tedarik zincirini durdurduğu 2020 yılında hacker kümelerinin en çok saldırdığı yerler sanayi ile finans kuruluşları oldu. Öte yandan e-ticaret şirketleri de bu siber korsanlıktan hissesini alırken, dünyanın ekonomik kaybı 3 trilyon dolara yükseldi. Siber hücumların en çok arttığı ikinci ülke ise Türkiye olarak kayıtlara geçti: Bundaki en değerli neden ise Türkiye’de şirketlerin de giderek yapay zeka ve otomasyon sistemlerine geçmeyi tercih etmesi. Tekrar bu akınların artmasındaki en değerli etmenler ortasında Türkiye’de e-ticaretin yüzde 80’e varan oranda yükselmesi, 45 yaş üzeri tüketicinin internet okuryazarı haline gelmesi ve finans sistemlerini uzaktan kullanma alışkanlığının yüzde 70’leri aşan büyümesinin hissesi büyük.

Kurumların yalnızca 3’te 1’i siber güvenliğe yatırım yapıyor

Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden Micro Focus’un Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü Deniz Kırca, dijitalleşmenin Covid-19 ile bir arada 2020 yılında büyük bir patlama yaptığını belirterek, tüm şirketler, e-ticaret firmaları ve üretim tesislerinde yapay zeka ve otomasyon sistemleriyle varlığını artırmasına paralel olarak, şirketler siber güvenlik konusunda ise tıpkı anda kâfi yatırımlara imza atılmadığını söyledi. Araştırmalara nazaran şirketlerin yalnızca 3’te 1’inin yapay zeka ve otomasyon yatırımlarının yanında siber güvenlik konusuna da birebir anda yatırım yaparak, sistemlerini müdafaa altına aldığını belirten Kırca “Diğer şirketler ise lakin bir taarruz kelam konusu olduğunda bunu savuşturmak için siber güvenlik hizmeti alırken, üretim ve tedarik noktasındaki kayıpları ise, başlangıçta siber güvenliği korumak ismine yapacakları yatırımdan daha fazla oluyor. Bir otomotiv firmasının siber akın nedeniyle üretime orta vermesinin maliyeti ise banttan indiremediği her araba için 10.000 Euro olarak kayıtlara geçti. Büyük bir finans kuruluşunun ya da e-ticaret sitesinin birebir halde taarruza uğramasında bu ziyan katlanarak artıyor” dedi.

Ekosisteme ziyan veriyor

Siber güvenliğin yapay zeka ve otomasyona geçiş ile bir arada olmazsa olmaz bir muhtaçlık halini aldığını, siber güvenliksiz dijitalleşme yatırımlarının ise her an taarruza açık olduğunu belirten, Micro Focus Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü Deniz Kırca “Yapay zeka ve otomasyon ile yapılan dijitalleşme yatırımlarına kesinlikle siber güvenlik kalemi de eklenmeli. Güvenlik artık dijital bir güvenlik sorunu ve bu sorunu halletmemek büyük mali kayıplara yol açıyor. Üretim ya da finans şirketi siber akına uğradığında yalnızca kendisi ziyan görmüyor. O şirketle iş yapan öbür iş kolları da ziyan görüyor. Sorun çözülmediği vakit yan kollara ilişkin ekosistemde de bozulmalar meydana geliyor.” sözlerini kullandı.

Micro Focus siber güvenlik alanında öncü tahliller sunuyor

Toplam 50 ülkede 18 bin çalışanıyla 40 binden fazla müşteriye hizmet sunan dev bir şirket olan Micro Focus’un siber güvenlik alanındaki çalışmalarını anlatan Kırca, şunları söyledi: “Micro Focus yazılım ve tahlilleri, tüm dünyada müşterinin dijital dönüşüm seyahatinde yarar sağlıyor. Türkiye’de yapay zeka takviyeli güvenlik yazılımı, IT uçtan uça servis ve operasyon idaresi ve de kurumların KVKK’ya tam uyumluluğunu sağlayan başkan teknoloji tahlillerimizle büyük ilgi görüyoruz. Micro Focus ardında büyük bir tecrübe barındırıyor ve bu sayede sunduğumuz tüm tahliller iş dünyasında ağır ilgi görüyor. Dijitalleşme konusunu uzun ve güç gerektiren bir maraton olarak görmek gerekir. DevOps, IT operasyonları, bulut, güvenlik, bilgi idaresi ve Linux/Açık Kaynak üzere pek çok alana dokunan geniş bir tahlil ağıyla biz de bu maratonda şirketlerin yanında yer alıyoruz.”

Kendimizi teknoloji üretmeye adadık

Micro Focus’un, 2021’Rde de sunduğu uçtan uca tahlillerle Türkiye’deki şirketlerin daha sağlıklı dijitalleşmelerine estek olmaya devam edeceklerini anlatan Kırca, şu tabirleri kullandı: “Bu manada Türkiye’deki yatırımlarımızı daha da artırarak ve yeni işbirlikleriyle büyümemizi sürdüreceğiz. Her geçen gün Micro Focus’u tercih eden şirketlerin sayısı artıyor. Kendini teknoloji üretmeye adamış grubumuz ve büsbütün yerli ve ulusal kaynaklarla geliştirdiğimiz yenilikçi güvenlik tahlillerimizle kısa mühlet içinde büyük başarılara ve birincilere imza atarak hem Türkiye’de hem dünyada kendimizi kanıtladık ve ülkemize büyük bir bedel kazandırdık. Kurumsal DevOps, Hibrit IT İdaresi, Öngörüye Dayalı Analitikler, Güvenlik, Risk&Yönetişim bizim odak alanlarımız. Elbette her alanda inovatif projeleri alım yapma niyetimiz olsun ya da olmasın yakından takip ediyoruz. Micro Focus olarak siber güvenlik, büyük bilgi ve bulutta diğer yatırımları yapmayı hedefliyoruz. Bilhassa bulut altyapılarına yönelik teknoloji yatırımlarımızla Türkiye’den büyük global muvaffakiyet kıssaları çıkarma hedefiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz.”

Hibya Haber Ajansı