Sadi Somuncuoğlu’na veda ve onun tarihi hatırası

Sadi Somuncuoğlu gerçek bir Türk Milliyetçisi, inandığı gibi yaşamış, siyaset ve devlet adamı olarak lekesiz, temiz ve dürüst kalmış, ilkelerinden ve ülküsünden taviz vermemiş, mücadeleci bir Türk aydını, siyasetçisi ve devlet adamı idi.

Siyaseti bıraktıktan sonra bazı arkadaşlarıyla beraber kurduğu Milli Düşünce Merkezi’nde Türkiye ve Türklük için fikir üretmekle ve çok nitelikli yazılarıyla fikirlerini yaymaya çalışıyordu.

2013 yılında PKK ile müzakere süreci devam ediyordu. Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı olarak Sadi Somuncuoğlu’nu bir konferans için davet ettim. “PKK ile Müzakere Sürecinde Ne Oluyor, Ne Olacak, Ne Yapmalı” başlığıyla verdiği konferans çok etkili olmuştu.

Bir süre sonra da kendisini MDM’de ziyaret ettim. O zaman anlattığı tarihi anekdotu paylaşmak istiyorum:

Ben “Ağabey, siz bu yaşınızda ve geçmiş müktesebatınıza rağmen hayata yeni başlayan bir genç gibisiniz. Mütevazi bir binada, bir dernek çatısı altında fikri çalışma yapmanıza büyük saygı duyuyorum. Biliyorum ki siz isteseydiniz AKP’ye girebilir, bu parti tarafından el üstünde tutulur ve büyük ihtimalle Bakan ve/veya parti üst yöneticisi olarak çok etkili görevler alabilirdiniz” dedim.

Sadi Ağabey, “dur o zaman sana bir hatıramı anlatayım” diyerek devam etti.

“AKP’nin Yenilikçi Hareket adıyla kuruluş çalışmalarına henüz başladığı sırada Abdullah Gül Bey beni ziyarete geldi. Abdullah Bey’le tanışıklığımız eskidir ve bana ağabey diye hitap eder.

Abdullah Bey bana dedi ki ‘Ağabey, biz Türkiye’de sosyal kesimlerin yüzde 70’ini temsil edecek bir parti kuracağız. Bu parti iktidar olacak. Partinin 7 kişilik bir akiller heyeti olacak. Partinin bütün stratejik kararlarını bu heyet alacak. Parti yönetimi ve ileride iktidar olunduğunda Başbakanı, bakanları ve diğer üst bürokrasiyi bu heyet belirleyecek. Sizi bu 7 kişilik heyette birlikte olmaya davet ediyoruz’ dedi.

Ben Abdullah Bey’e ‘sizinle aynı dünya görüşünde değiliz. İleride birçok uyumsuzluk çıkar. Benim sizinle beraber yol yürümem zor’ diye cevap verdim. Ancak en az bir saat kadar ‘sadece milli görüş çizgisinden gelenleri değil, toplumun %70’ini kapsayacak bir parti olacağını, ülkücü kesimin de kendini ifade edebileceği bu kapsayıcı partide görev almamın çok önemli olduğunu’ söyleyerek ısrar etti.

Ben bu defa ‘Abdullah Bey, şimdi diyelim ki teklifinizi kabul ettim ve bu 7 kişilik heyete girdim. Başbakan olarak da size son derece düzgün, devlet tecrübesi olan, bilgili, birikimli harika bir başbakan adayım var. Ama bu aday bugüne kadar milli görüş çizgisinin yanından geçmemiş, sizin kadrolarınızla hiç birlikte çalışmamış birisi. Bu durumda teklifimi kabul eder misiniz?’ dedim.

Abdullah Bey, tereddüt etti, düşündü ve cevap verdi: ‘Hayır kabul edemeyiz.’

Ben de ‘gördünüz mü, biz birlikte siyaset yapamayız, birlikte ülkeyi yönetemeyiz’ diyerek teklifini kesinlikle kabul etmediğimi bildirdim.”

Bu teklifi kabul etmediği için pişmanlık duymak şöyle dursun, AKP’nin bir Türk Milliyetçisinin kabul edemeyeceği hatalarına ve yönetim anlayışına ortak olmadığı için vicdanı rahat ve huzur içindeydi.

Dava ve gönül insanı Sadi Somuncuoğlu Ağabey’e rahmet diliyorum. Kişiliği ve fikirleri ile bize rehber olan bu güzel insanın mekânı Cennet olsun..

Ruhittin Sönmez
28/02/2022